Beşinci Bölüm

 
Ehlibeyt aleyhimusselam, hakkında Guluv ve Buğz

Şüphesiz hayır ve ahlaki güzellikler iki mahzurun veya iki çirkin ve alçak sıfatın arasında yer almıştır; örneğin, şecaat çılgınlıkla korku arasında, cömertlik cimrilikle israf arasında ve Ehlibeyt'i sevmekte itidal de guluv (aşırıcılık)la düşmanlık arasında yer almıştır. Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih ve Ehlibeyt İmamları aleyhimusselam, kendilerini sevmekte aşırıcılık yapanlarla buğzedenlerin helak olduğunu ve itidalli davrananların ise kurtulduğunu bildirmişlerdir.

Emirulmüminin Ali aleyhisselam şöyle buyurmaktadır: "Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih bana şöyle buyurdu: Sende İsa'dan bir benzerlik vardır; Yahudiler İsa'yı sevmeyerek annesine iftira ettiler; Hıristiyanlar ise onu severek sahip olmadığı bir makama çıkardılar."

Sonra Ali aleyhisselam şöyle buyurdu: "Benim hakkımda iki kişi helak olacaktır: Biri, bende olmayan bir şeyle beni överek aşırı seven; diğeri ise, bana olan düşmanlığı, kendisini bana iftira etmeye sevk eden düşman."[1]

Dolayısıyla, burada, orta yoldan hareket etmek ve guluv ve buğz edenlerin döneceği merkez olan vasat hattan çıkmamak için Ehlibeyt aleyhimusselam'ı sevmenin derecelerini beyan etmemiz gerekiyor.

Guluv

Guluv, lügatte, haddi aşmak ve orta yoldan dışarı çıkmak anlamına geliyor.[2] Allah Teala buyuruyor ki: "Ey kitap ehli, dininizde taşkınlık etmeyin ve Allah hakkında gerçek olmayan şeyleri söylemeyin! Meryem oğlu İsa mesih, sadece Allah'ın elçisi, O'nun Meryem'e attığı (yönelttiği) kelimesi ve O'ndan bir ruhtur. Allah'a ve elçilerine inanın; (Allah) "üçtür" demeyin. Kendi yararınıza olarak buna son verin. Çünkü Allah, yalnız bir tek tanrıdır. Haşa O, çocuk sahibi olmaktan yücedir (münezzehtir)."[3]

Şeyh Mufid (r.a) diyor ki: İsa mesih hakkında haddi aşmak yasaklanmış, konuşmada mutedil olmaktan sakındırılmış ve Hıristiyanların onun hakkında iddia ettiği şey, haddi aştıkları için guluv sayılmıştır.[4]

Istılahta guluv, dini inanç ve şer'i farzlarda, şer'i hüküm ve makul sonırı aşmaktır.

İmamiyye Şiâsı'na göre gâlî (guluv yapan), Ehlibeyt aleyhimusselam hakkında, peygamberlik ve ilahlık gibi, onların kendileri için iddia etmedikleri şeyi söyleyen kimsedir.[5]

İmam Sadık aleyhisselam şöyle buyurmuştur: "Bizim hakkımızda, söylemediklerimizi söyleyene Allah lanet etsin; bizi, bizi yaratan, dönüşümüz kendisine olan ve yetkimiz elinde bulunan Allah'ın kulluğundan çıkarana Allah lanet etsin."[6]

Guluvun Çıkış Sebepleri

Guluv, fikrî sapma ve bozuk inancın ürettiği normal olmayan bir durumdur; bu fikrî sapma ve bozuk inanç, insanın dini anlamamasına, Allah'ın kulluğunun gerçeğinden uzaklaşmasına, Allah'ın mucizeleriyle değil, mahlukun kerametleriyle yorup durmasına sebep olmaktadır.

Guluv, bir çok nedenlerden kaynaklanabilir; bunlardan biri, eski dinlerden geçen fikrî etkiler ve çöküntüler olabilir. Kur'an-ı Kerim, yukarıda geçen ayette ve şu ayette olduğu gibi kitap ehlinde bu sapmaların varlığını bildiriyor: "Allah, Meryem oğlu Mesih'tir, diyenler küfre gitmişlerdir."[7]

Bu nedenlerden biri de, insanların üzerinde sulta kurmayı isteyen, onlara önderlik ve liderlik yapmayı hedefleyen veya onlar hakkında guluv yapan kimselerin makamlarını düşürmek, düşüncesini çirkin göstermek, makamını alçaltmak ve tekfir etmek ya da beşer fırkalarından birini, inancını çürütmek, kaynaklarını çirkin göstermek ve insanları ondan uzaklaştırmak için suçlamak amacıyla güdülen siyasetlerdir.

İmam Rıza aleyhisselam şöyle buyurmuştur: "Bizim muhaliflerimiz, bizim faziletimizle ilgili üç çeşit rivayet uydurmuşlardır: Bunlardan birincisi guluv, ikincisi işimizde kusur ve üçüncüsü ise düşmanlarımızın ayıplarını açıkça söylemektir. İnsanlar hakkımızda bir guluv duyunca, şiilerimizi tekfir ederler ve onların bizim ilahlığımıza inandıklarını söylerler; kusur duyunca, onun bizim hakkımızda olduğuna inanırlar ve düşmanlarımızın isimleriyle ayıplarını duyunca, isimlerimizle bize saygısızlık ederler; Allah Teala buyurmuştur ki: (Onların) Allah'tan başka yalvardıklarına sövmeyin ki, onlar da bilmeyerek sınırı aşıp Allah'a sövmesinler!"[8]

Bu nedenlerden biri de maddî çıkarlar, insanların mallarını zorla elerinden alıp batıl olarak yemek için düşük nefisleri tamaha düşürmektir. Diğer biri, sahiplerini Aziz Allah Teala'nın şeriatına isyan etmeye davet eden kişilerin nefsî ukdeleri ve varlıklarındaki kuralsızlıktan kaynaklanan alçak kişisel sertliklerdir; insanlar böyle olunca haramları mubah kılar, ibadetleri hafife alır, boş ve faydasız işlere dayanırlar. Burada sıraladığımız bütün nedenleri göz önünde bulundurarak genel olarak şöyle diyebiliriz: Guluv, çeşitli kısımlarıyla, savaş ve muharebe meydanlarına çıkmaktan aciz olan İslam düşmanları tarafından sürekli verilen desteklerle ortaya çıkan bir şeydir. İslam düşmanları, İslam kaynaklarını İslam evlatlarının içinden çıkarmak, köklerini kazımak, zaruriyat ve inançlarını yok etmek için sürekli hileye baş vurmuş ve dönemin kendilerine dönmesini beklemişlerdir; fakat hala tam anlamıyla amaçlarına ulaşamamışlardır. Ehlibeyt İmamları aleyhisselam bu veba hastalığının önünü almış ve mümkün olan her yolla bununla savaşmışlardır.

Gulat ve Gulat Fırkalarının Görüşleri

Gulatın en önemli görüşü, Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih'in ve Ehlibeyt İmamları aleyhimusselam'ın ilahlığına inanmaları, onları ilahlıkta Allah Teala'nın ortakları olduğuna, vahiy ve ilham almaksızın gaybı bildiklerine, onların hadis değil kadim olduklarına, onları tanımakla hiç bir itaat ve ibadete ihtiyaç olmadığına, onları tanımanın teklifi kaldırdığına, Allah Teala'nın, kulların işlerini mutlak suratle ve müstakil olarak kendilerine bıraktığına, Ehlibeyt İmamlarının aleyhisselam peygamber olduğuna, bazılarının ruhunun bazılarına tenasüh ettiğine, kendilerine başkasının ruhu tenasüh edilenlerin ölmediklerine ve şehid olmadıklarına, aksine insana ölmüş göründüklerine, Ehlibeyt İmamları aleyhimusselam'ın ilim, şecaat ve diğer ahlakî erdemlerde Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih'den üstün olduklarına ve bunun gibi Allah Teala'nın azametini, gücünü ve şanını düşürüp kulu Allah Teala'nın derecesine yücelten diğer fasit itikatlara inanmaktadırlar veya Ehlibeyt aleyhimusselam hakkında aşırılık yapar ve onları, Allah Teala'nın onlar için bıraktığı bir derece ve mevkinin dışına çıkarırlar.

Çeşitli dönemlerde ortaya çıkan Gulat fırkaları oldukça fazladır. Onlardan bazıları şunlardır: Beyaniyye, Hitabiyye, Şueyriyye, Muğeyriyye, Baiyye, Ğurabiyye, Ulyaiyye, Mahmese, Buzeyiye ve Mensuriyye vs. sapık fırkalar ki Allah'a şükürler olsun hepsi yok olup gitmişlerdir.[9]

Gulatın itikatlarına sahip olan birisi, hatta bazı inançlarını kabul etse bile Kur'an-ı Kerim'in net nassı, Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih'in sünneti ve ileride değineceğimiz hak üzere olan On İki İmam Şiâsının icmasına göre kafir, melun ve İslam'dan çıkmış olur.

Gulat'a Karşı Ehlibeyt aleyhimusselam'ın Tutumu

Ehlibeyt İmamları aleyhimusselam guluv hareketine karşı açık ve net bir tutum takınmışlardır; onlarla savaşa girişmişler, ellerindeki tüm imkanlarıyla guluv ve Gulatı bitirmek ve yayılmasını önlemeye çalışmışlar; guluvun küfür, şirk ve dinden çıkış olduğunu açıklamış, Gulat'a lanet etmiş ve onlardan beri olduklarını bildirmiş, onların karşısında durmuş, düzen ve yalanlarını ortaya çıkarmış ve şiilerini onlardan sakındırmışlardır. Aşağıda bu hususta rivayet edilen bazı hadislere değineceğiz:

1- Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih buyurmuştur ki: "Guluv etmekten sakının; (bilin ki) sizden öncekileri dinde guluv etmeleri helak etti."[10]

2- Emirulmüminin Ali aleyhisselam'dan şöyle rivayet ediliyor: "Küfür dört direk üzerine kurulmuştur: Fısk, guluv, şek ve şüphe."[11]

3- Yine İmam Ali aleyhisselam'dan şöyle rivayet edilmiştir: "Bizim hakkımızda guluv etmekten sakının; 'terbiye edilmiş kullardır' diyin ve bunu dedikten sonra faziletimizde istediğiniz şeyi söyleyin."[12]

4- İmam Sadık aleyhisselam şöyle buyurmuştur: "Guluv edene de ki: Allah'a tövbe edin; şüphesiz siz fasık, kafir ve müşriksiniz."[13]

5- İmam aleyhisselam yine buyurmuştur ki: "Allah Abdullah b. Seba'ya lanet etsin; Emirulmüminin Ali aleyhisselam hakkında ilahlık iddiası etmiştir; Allah'a andolsun ki, Emirulmüminin Ali aleyhisselam Allah'a itaat eden bir kuldu; bize yalan isnat edenin vay haline! Bir kavim bizim hakkımızda kendimiz için söylemediklerimizi söylüyor; biz onlardan Allah'a teberrî ediyoruz, onlardan Allah'a teberrî ediyoruz."[14]

6- Sudeyr'in, İmam Sadık aleyhisselam'a, bazıları, "O'dur ki gökte de Tanrı'dır, yerde de Tanrı'dır"[15] ayetine dayanarak sizin ilah olduğunuzu söylüyorlar, demesi üzerine İmam aleyhisselam şöyle buyurdu: "Ey Sudeyr! Benim kulağım, gözüm, derim, etim, kanım ve bedenimdeki kıllarım onlardan beridir ve Allah da onlardan beridir; onlar benim ve babalarımın dini üzere değillerdir. Vallahi, Allah kıyamet günü benimle onları bir araya getirince onlara gazap edecektir."[16]

7- İmam Sadık aleyhisselam'dan bir rivayette de şöyle geçer: "Gençlerinizi Gulat'tan sakındırın ki onları fasit etmesinler; Gulat, Allah'ın en kötü kullarıdır. Onlar, Allah'ın azametini küçültüp Allah'ın kulları için ilahlık iddia ederler; vallahi Gulat Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Mecusilerden ve Allah'a ortak koşanlardan daha kötüdür."[17]

İmamiyye'nin İleri Gelenlerinin Gulat'a Karşı Tutumları

Hak Ehlibeyt aleyhimusselam mektebinin ileri gelenleri, Ehlibeyt İmamları aleyhimusselam'dan rivayet edilen hadislere dayanarak guluv hareketi ve Gulat'a karşı açık ve net bir tutum sergilemişlerdir. Onların tümü, Gulat'ın fasit görüşlerinden beri olduklarını vurgulamış, bir çok akaid ve kelam kitaplarında Gulat'ı lanetlemiş, yalan ve iftiralarını ortaya koymuşlardır. Örnek olarak bunların bir kaçı şöyledir:

Şeyh Saduk (r.a) diyor ki: Gulat ve Müfevvize hakkında bizim görüşümüz şudur: Onlar Allah'a kafirdirler; onlar Yahudi, Hıristiyan, Mecusi, Kaderiyye, Haruriyye ve sapık ve heveslerine uymuş bütün bidat ehlinden daha kötüdürler.[18]

Şeyh Mufid (r.a) diyor ki: Gulat, Müslüman olduklarını izhar edenlerdendirler; onlar Emirulmüminin Ali aleyhisselam'a ve onun soyundan gelen İmamlara ilahlık ve peygamberlik nispet etmektedirler... Onlar sapık ve kafirdirler. Emirulmüminin Ali aleyhisselam onların öldürülmesini ve ateşte yakılmasını hükmetmiştir; Ehlibeyt İmamları aleyhisselam ise onların kafir olduklarını ve dinden çıktıklarını vurgulamışlardır.[19]

Şeyh Muzaffer (r.a) şöyle demiştir: Biz, İmamlarımız hakkında aşırı inanç besleyenlerin, yahut hulule inananların inançlarını beslemeyiz; "O söz, onların ağızlarından çıkan ne de büyük bir söz" (Kehf, 5); ne de büyük bir küfür. Bizim inancımız şudur: Onlar da bizim gibi insandır; bize emredilenler, onlara da emredilmiştir; bizim nehyedildiğimiz şeylerden, onlar da nehyedilmiştir. Bize olan tebşirde, tenzirde onlar da dahildir. Ancak onlar, Allah Teala'nın yüceltmesiyle, velayetine mazhar kılmasıyla yüceltilen, lutfa nail olan kullardır. Onlar, bilgi, takva, yiğitlik, kerem, temizlik ve bütün üstün huylar, güzel ve övülmesi gereken sıfatlar bakımından, insanlığın en yüce derecelerine ulaşmışlar, bu yüzden de imamet makamına yüceltilmişlerdir; hükmetmek, hakim olmak bakımından, Peygamber sallallah'u aleyhi ve âlih'den sonra din ve dünya işlerinde insanların baş vuracakları kişiler olmuşlardır; Kur'an-ı Kerim'in tenzilini, te'vilini, tefsirini, hakkıyla onlar bilirler. Nitekim İmamımız Cafer Sadık aleyhisselam, "Bizden taraf yaratıklar hakkında câiz olan şeyler size bildirilir de onları anlayamazsanız, onlar hakkında ayak diretmeyin, inkâr etmeyin, onları bize geri çevirin; fakat bizden taraf yaratıklar hakkında câiz olmayan şeyler size nakledilirse onları inkâr edin, onları bize çevirmeyin." buyurmuşlardır.[20]

Şeyh Kaşif-ul Ğıta, Gulat ve görüşleri hakkında bahsederken şöyle demişlerdir: İmamiyye Şiâsı ve Ehlibeyt İmamları aleyhimusselam bu fırkadan berî olduklarını vurgulamaktadırlar... Yine bu görüşlerden berî olduklarını bildirerek bunu küfür ve dalaletin en kötü derecesi sayarlar; İmamiyye ve Ehlibeyt İmamların aleyhisselam'ın dini, halis tevhid ve Yaratıcının yaratıklara her türlü benzemekten münezzeh oluşudur...[21]

Ehlibeyt aleyhimusselam'a Buğzetmek

Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih ve Ehlibeyt İmamları  aleyhisselam hakkında guluv etmek ve aşırı inanç beslemek, buğzetmek, onlar hakkında kusur etmek, Allah katında hak olan makamlarını, risaletin tebliğinde, onu korumada ve hükümlerini uygulamada mevki ve rollerini düşürmek, dost ve düşmanın kabul etmiş olduğu kerametlerini inkâr etmek, onları sıradan diğer insanlar gibi saymaktır. Bunlardan daha kötüsü, bazı nasibilerin, Ehl-i Beyt'le bağlantısı olan her türlü inanç, ahlaki değer ve faziletlere ve onları sevip Allah Teala'nın, dinini tebliğ etmek ve risaletini tamamlamak için seçtiği risalet önderleri olarak onlara uyanlara karşı öldrücü düşmanlık ve çirkin kin beslemeleridir.

Ehlibeyt aleyhisselam'a buğzetmek, onları sevmeye, onların ipine sarılmaya, hidayetlerine uymaya hükmeden Allah ve Resulü sallallah'u aleyhi ve âlih'in emrine isyan etmektir ve bu da Allah ve Resulüne buğzetmektir. Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih Ehlibeyt aleyhimusselam'a işaret ederek buyurmuştur ki: "Kim onlara buğzederse bana buğzetmiş olur.[22]

İmam Rıza aleyhisselam da şöyle buyurmuştur: "Kim size buğzederse, Allah'a buğzetmiş olur."[23]

Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih buyurmuştur ki: "Kim Ali'ye sebbederse, bana sebbetmiş olur ve kim de bana sebbederse Allah'a sebbetmiş olur."[24]

Ehlibeyt aleyhimusselam'a buğzetmek nifak, şekavet ve kötü doğum (haramzâde olmanın) alametlerindendir. Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih buyurmuştur ki: "Biz Ehlibeyt'e buğzeden münafıktır."[25]

Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih yine şöyle buyurmuştur: "Bize, bedbaht münafıktan başkası buğzetmez."[26]

Başak bir yerde de buyuruyor ki: "Onlara dedesi bedbaht ve doğumu alçak (haramzâde) olan kimseden başkası buğzetmez."[27]

Ehlibeyt aleyhisselam'a Buğzetmenin Etkileri

Ehlibeyt aleyhimusselam'ı sevmek, dünya ve ahiret saadetini tazmin ettiği gibi onlara buğzetmek ve düşmanlık beslemek de dinden çıkmaya, cehenneme girmeye, Allah Teala'nın gazabını ve ebedî şekaveti almaya neden olur; nitekim bu husus aşağıdaki sahih hadislerden net bir şekilde anlaşılmaktadır:

1- Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih buyuruyor ki: "Canımı elinde bulunduran Allah'a andolsun ki, biz Ehlibeyt'e buğzedeni Allah cehenneme sokacaktır."[28]

2- Yine buyurmuştur ki: "Ümmetimden iki grubun İslam'dan nasibi yoktur: Ehlibeytime düşmanlık edip onlarla savaşan, dinde guluv edip ondan çıkan."[29]

3- Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih Hasan ve Hüseyin'e aleyhimasselam işaret ederek şöyle buyurdular: "Kim bunlara buğzedecek olursa, bana buğzetmiş olur, bana buğzeden Allah'a buğzetmiş olur; Allah'a buğzedeni de Allah cehenneme sokar."[30]

4- Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih buyurmuştur ki: "Onlara buğzeden, Allah'a buğzetmiş olur."[31]

5- Resul-i Ekrem sallallah'u aleyhi ve âlih şöyle buyuruyor: "Kim biz Ehlibeyt'e buğzedecek olursa, Allah Teala kıyamet gününde onu Yahudi olarak haşreder."

Cabir b. Abdullah-i Ensarî diyor ki: Bunun üzerine ben, ya Resulellah! Namaz kılsa, oruç tutsa ve kendisinin Müslüman olduğunu sansa da mı? diye sordum. O hazret, "Namaz kılsa, oruç tutsa ve kendisinin Müslüman olduğunu sansa da?" buyurdu.[32]

6- Emirulmüminin Ali aleyhisselam'dan şöyle rivayet edilir: "Bize buğzedenler, Allah'ın dalga dalga gazabına uğrayacaklardır."[33]

7- İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam şöyle buyurmuştur: "Birisi Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih'in huzuruna çıkarak, ya Resulellah! Her 'Lâ ilahe illallah' diyen mümin midir? diye sordu. Bunun üzerine Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih buyurdu ki: Bize düşmanlık, insanı, Yahudilere ve Hıristiyanlara ilhak eder."[34]

Ehlibeyt aleyhimusselam'ı Sevmekte Mutedil Olmak

Buraya kadar geçenlerden, kurtuluşun, Ehlibeyt aleyhimusselam'ı sevmekte itidalli olmakta olduğu anlaşıldı. Ehlibeyt aleyhimusselam'ı sevmekte itidalli olmak ifrat ve tefrit arasındaki orta çizgidir ve bu da bize emredilen sevgidir. Dolayısıyla, bunu can-u gönülden kabul etmemiz ve Allah'ı bununla mülakat etmemiz gerekiyor ve bu da Allah için ve onun yolunda sevmektir.

Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih şöyle buyurmaktadır: "Ey Ali! Sende İsa b. Meryem'den bir misal (benzerlik) var; bir grup onu sevdi ve onu sevmekte aşırı giderek helak oldular; bir grup da ona buğzetti ve buğzetmekte aşırı giderek helak oldular; bir grup da ifrat ve tefritten sakınarak kurtuluşa erdi."[35]

Emirulmüminin Ali aleyhisselam şöyle buyurmaktadır: "Bizi İslam sevgisiyle sevin; Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih buyurmuştur ki: Beni hakkımdan fazla tanıtmayın; Allah Teala, beni resul etmeden önce bir kul etmiştir."[36]

Yine buyurmuştur ki: "Yakında, benim hakkımda iki bölük helâk olacaktır: Bir bölüğü, beni aşırı sevecek; bu sevgi onu gerçek olmayan inanca götürecektir; öbürü ise, bana buğzedecek; bu buğzu onu hak olmayan yola götürecektir. Hakkımda durum bakımından insanların hayırlıları, ne ileri gidenleridir, ne de geri kalanları; siz de orta yola sarılın."[37]

Başka bir yerde de şöyle buyuruyor: "Biz Ehlibeyt hakkında iki grup helak olur: Biri methetmede ileri gidip aşırı seven, diğeri bühtan ve iftirada bulunan."[38]

İmam Rıza aleyhisselam da şöyle buyurmuştur: "Biz Muhammed'in Ehlibeyt'i mutediliz; aşırı giden bizi idrak edemez; geri kalan da bize ulaşamaz."[39]

Son duamız: Alemlerin Rabb'i Allah'a hamd, Muhammed Mustafa'ya ve onun hidayetçi Ehlibeyt'ine en üstün ve kamil slat ve selamdır.

 



[1] - Müsned-i Ahmed, c.1, s.160; Savaik-ul Muhrika, s.123; Müsned-i Ebi Ye'la, c.1, s.406/534; TercümetTercemet-i Emirilmüminin min Tarih-i Medinet-i Dimaşk, c.2, s.237/742; Emali-it Tusî, s.256/462; es-Sünne -İbn-i Ebi Asim-, s.470/1004-, Beyrut-Mektebet-ul İslamiyye, 2. baskı.

[2] - Lisan-ul Arab, c.15, s.2 -ğela- maddesi; Muhtar-us Sihah, s.480.

[3] - Nisâ, 171.

[4] - Tashih-ul İtikad -Mufid-, s.109, Silsilet-u Muellifat-i Şeyh Mufid, Beyrut-Dar-ul Mufid, 2. baskı.

[5] - Mecma-ul Bahreyn -Fahruddin Tureyhî-, (ğuluv), c.2, s.1332, Kum-Bi'set Müessesesi, 1. baskı.

[6] - Bihar-ul Envar -Meclisî-, c.25, s.297/59, Rical-i Keşşi'den naklen, Beyrut-el-Vefâ Müessesesi, 2. baskı.

[7] - Mâide, 17.

[8] - Uyun-i Ahbar-ir Rıza, c.c.1, s.237/63; Beşaret-ul Mustafa, s.221 ve En'am suresi 108. ayet.

[9] - Bkz. el-Fark-u Beyn-el Fırak -Bağdadî-; el-Makalat ve'l Fırak -'arî-; Fırak-uş Şiâ -Nevbahtî-; el-Milel-u ve'n Nihel -Şehristani-; Mevsuet-u Fırak-il İslamiyye -Muhammed Cevad Meşkur-.

[10] - Tabakat-ul Kubra -İbn-i Sa'd-, c.2, s.180-181; Sünen-il Kubra -Beyhakî-, c.5, s.127.

[11] - Usul-u Kâfi, c.2, s.391/1.

[12] - el-Hısal, s.614/10; Tuhef-ul Ukul en Âl-ir Resul -İbn-i Şu'be-i Harranî-, s.104, Necef-ul Eşref-Hayderiyye basımı, 5. baskı; Gurer-ul Hikem, s.2740.

[13] - Rical-u Keşşî, s.297/527.

[14] - Rical-u Keşşi, s.106/170-174.

[15] - Zuhruf, 84.

[16] - Usul-u Kâfi, c.1, s.269/6.

[17] ­- Emali-i Tusi, s.650/1349.

[18] - İ'tikadat-u Saduk, s.97/37, Kum-el-Mu'temer-ul Alemî li Elfiyyet-i Şeyh Mufid, 1. baskı.

[19] - Tashih-ul İ'tikad, s.131, guluv ve tefviz bölümü.

[20] - Akaid-ul İmamiyye -Şeyh Muzaffer-, s.326/28, Ehlibeyt İmamları aleyhimusselam hakkında inancımız, Kum-İmam Ali Müessesesi, 1. baskı.

[21] - Asl-uş Şiâ ve Usuliha -Şeyh Kaşif-ul Ğıta-, s.173-177, Kum-İmam Ali Müessesesi, 1. baskı.

[22] - Tercemet-i İmam Hüseyin min Tarih-i Medinet-i Dimaşk, s.91/126.

[23] - Uyun-i Ahbar-ir Rıza, c.s.2, s.279.

[24] - el-Müstedrek -Hakim-, c.3, s.121; Kenz-ul Ummal, c.6, s.401; Müsned-i Ahmed, c.6, s.323; Hasais-un Nesaî, s.24.

[25] - Fezail-us Sahabe, c.2, s.661/1126; Durr-ul Mensur, c.6, s.7; Keşf-ul Gumme, c.1, s.47; Zehair-ul Ukba, s.18.

[26] - Zehair-ul Ukba, s.18; Yenabi-ul Meveddet, c.2, s.134/381; Savaik-ul Muhrika, s.230.

[27] - er-Rıyaz-un Nezire, c.2, s.189; Erceh-ul Metalib, s.309; Menakıb-ul Aşer, s.189.

[28] - Müstedrek -Hakim-,c.3, s.162/4717; Hakim bu hadisi sahih kabul etmiştir; Durr-ul Mensur, c.6, s.7; Savaik-ul Muhrika, s.143; Hasais-ul Kubra, c.2, s.266; Siret-u A'lam-in Nübela, c.2, s.123 vs.

[29] - Men la Yahzuru'hul Fakih, c.3, s.258/10, Kitab-ul Nikah, Allah Teala'nın helal ve harem ettiği nikahlar babı.

[30] - Müsned-i Ahmed, c.2, s.288; Müstedrek -Hakim-, c.3, s.166; Sünen-i Tirmizî, c.2, s.24 ve 307; Mu'cem-ul Kebir, s.133; Kenz-ul Ummal, c.13, s.105; Mecma-uz Zevaid, c.9, s.181; Zehair-ul Ukba, s.123; Tarih-u Bağdad, c.1, s.141.

[31] - Kenz-ul Ummal, c.12, s.98/34168; Beşaret-ul Mustafa, s.40.

[32] - Mu'cem-ul Evset -Taberanî-, c.4, s.389/4002; Emali-i Saduk, s.273/2; Ravzat-ul Vaizin, s.297; Mecma-uz Zevaid, c.9, s.172.

[33] - Tuhef-ul Ukul, s.116; el-Hısal, s.627/10; Ğurer-ul Hikem, s.7342.

[34] - Emali-i Saduk, s.221/17; Beşaret-ul Mustafa, s.120.

[35] - Emali-i Tusi, s.345; Keşf-ul Ğumme, c.1, s.321; bu faslın başında buna yakın bir rivayet de diğer kaynaklardan rivayet edildi.

[36] - Mu'cem-ul Kebir -Taberanî-, c.3, s.138/2889.

[37] - Nehc-ul Belağa, 128. hutbe.

[38] - es-Sünne -İbn-i Asim, s.470/1005.

[39] - Usul-u Kâfi, c.1, s.101/3, Allah Teala'nın Kendisini Sıfatlandırmadığı Şeyle O'nu Sıfatlandırmadan Nehiy babı.

 

index