ÇEŞİTLİ YÖNLERDEN HZ. FATIMA'NIN (A.S) HZ. PEYGAMBER'E (S.A.A) BENZEDİĞİ VE PEYGAMBER'İN ONU ÖPMESİ Ben, Resulullah'ın (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) kızı Fatıma kadar; oturup kalkmasında, davranış, tutum ve vakarında Resulullah'a (sallal-lâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) benzeyen birisini görmedim. Ve yine şöyle demiştir: Fatıma,
Peygamber'in (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) yanına geldiğinde,
Peygamber yerinden kalkıp ona doğru gider ve onu öpüp kendi yerinde
oturturdu. Peygamber (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) de onun
yanına geldiğinde, Fatıma yerinden kalkar, onu öper ve oturduğu yerde
oturturdu. 2- Hakim, Müstedrek-üs Sahihayn'de kendi senediyle Aişe'nin şöyle dediğini nakleder: Ben,
Fatıma kadar konuşma ve sohbetinde Resulullah'a (sallallâhu aleyhi -ve
alihi- ve sellem) benzeyen birisini görmedim. Fatıma, Resulullah'ın Müstedrek-üs Sahihayn'in sahibi şöyle demiştir: "Bu hadis, Buharî ve Müslim'in, sahih hadis için zikrettikleri şartları taşımaktadır." Bu hadisi, Beyhakî de kendi Sünen'inde şu ekle nakletmiştir:
Peygamber, (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sel-lem) Fatıma'nın yanına
geldiğinde Fatıma, ona hoş geldin der ve yerinden kalkıp babasının elinden
tutar ve öperdi. 3- İmam Ahmed ibn-i Hanbel de kendi Müsned'inde, Enes ibn-i Malik'in şöyle dediğini nakletmiş: Hiç kimse
Hasan ibn-i Ali (aleyhis-selâm) ve Fatıma (selamullahi aleyha) kadar,
Resulullah'a (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) benzemi-yordu. 4- Müslim kendi Sahih'inde, Hz. Fatıma'nın faziletleri babında, Aişe'nin şöyle dediğini yazıyor: Peygamber'in (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) hanımlarının hepsi (onun huzurunda) bir araya toplanmış oldukları bir sırada, Fatıma geldi. Yürüyüşü Resulullah'ın (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) yürümesi gibiydi. Resulullah (s.a.a), "Hoş geldin kızım!" dedi ve sonra onu sağ veya sol yanında oturttu Bu hadisin
devamı vardır. Geriye kalan kısmını 9. bölümde nakledeceğiz. İbn-i Mace,
Ahmed ibn-i Hanbel ve hadis alimlerinden birçokları bu hadisi
nakletmişlerdir. 5- Muttakî, Kenz-ül Ummâl'da, Aişe'den şöyle nakleder: Peygamber-i Ekrem (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) Fatıma'nın (selamullahi aleyha) saçın-dan çok öperdi. Bu hadisi,
İbn-i Asakir de nakletmiştir. 6- İbn-i Esir, Üsd-ül Gâbe'de İbn-i Abbas'tan şöyle nakleder: Peygamber (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) seferden döndüğünde, Fatıma'yı (aleyha selâm) öperdi. Bu hadisi,
Heysemî de, Mecma-üz Zevâid'de nakletmiş ve Taberanî'nin de, "el-Evsat"
adlı eserinde bu hadisi naklederek, râvilerinin hepsinin güvenilir
olduklarını kay-dettiğini, sözlerine eklemiştir. Yine Muhibbuddin Taberî
de, "Zehâir-ül Ukbâ" adlı kitabında bu hadisi zikrederek, İbn-i Seri'nin
de bu hadisi tahriç ettiğini söylemiştir. 7- Muhibbuddin Taberî Aişe'den naklen şöyle yazıyor: Resul-i Ekrem (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem), bir gün Fatıma'nın boğazının altındaki çukurdan öptü. Muhibbuddin Taberî, bu hadisi Harbî'nin de naklettiğini ve Molla'nın da kendi Sire'sinde tahriç ettiğini kaydetmiştir. Sonuncu nakilde şu ek de yer almıştır: Ben Resulullah'a (s.a.a); "Şimdiye kadar yap-madığın bir işi yaptın" dedim. O şöyle buyurdu: "Ey Aişe, ben cenneti arzu ettiğimde Fatıma'nın boğazının altındaki çukuru öperim. Birinci bölümde
de Aişe'nin hadisinde "Ben Resulullah'a (s.a.a) neden Fatıma geldiğinde
onu öpüyorsun dedim
" ve İbn-i Abbas'ın hadisinde de "Resulullah
(sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) Fatıma'yı çok öperdi
"
cümlelerinin yer aldığını naklettik. KAYNAKLARI1- Sahih-i Tirmizî, c.2, s.319. Sahih-i Ebi Dâvud, s.223. Müstedrek-üs Sahihayn, c.4, s.172. Edeb-ül Müfred, s.136. Feth-ül Bâri, c.9, s.200. 2- Müstedrek-üs Sahihayn, c.3, s.154 ve 159. Edeb-ül Müfred, s.141. el-İstiâb, c.2, s.51. Sünen-i Beyhâki, c.7, s.101. 3- Müsned-i Ahmed, c.3, s.146. 4- Sahih-i Müslim, Fezâil-üs Sahabe kitabında Fezail-i Fatıma (a.s) bölümü. Müsned-i Ahmed, c.6, s.282. Sahih-i İbn-i Mâce, Hz. Peygamber'in hastalığıyla ilgili hadisler bölümü. 5- Kenz-ül Ummâl, c.7, s.111. Feyz-ül Kadir, c.5, s.176. 6- Üsd-ül Gâbe, c.5, s.512. Mecma-üz Zevâid, c.8, s.42. Zehâir-ül Ukbâ, s.36. 7- Zehâir-ül Ukbâ, s.36.
|