HZ. FATIMA (s.a) KADINLARIN EN ÜSTÜNÜDÜR1- Buharî Aişenin şöyle dediğini rivayet etmiştir: Fatıma, (selâmullahi aleyha) Peygamberin (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) yürüyüşüne benzer bir yürüyüşle geldi; Peygamber (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) (onu görünce) dedi ki: Hoş geldin, kızım Fatıma. Sonra Fatımayı ken-di sağ veya sol yanında oturttu ve ona gizlice bir şey söyledi. Fatıma ağlamaya başladı. Ben: Neden ağlıyorsun.? diye sordum. Sonra (Resu-lullah yine) gizlice ona bir şey söyledi. (Bu defa) Fatıma güldü. Ben: Bu güne kadar böylesine üzüntüyle iç içe olan bir sevinç görmemiştim! dedim ve Resulullahın ne söylediğini sordum. Fatıma: Ben Resulullahın (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) sırrını açıklayacak değilim. diye cevap verdi. Resulullah (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) vefat ettikten sonra (tekrar aynı soruyu) sordum. O şöyle cevap verdi: Resulullah gizlice bana buyurdu ki: Cebrâil
yılda sadece bir defa Kuranı bana sunuyordu. Ama bu yıl iki defa sundu.
Ben bu Sonra buyurdu ki: Acaba cennet hanımlarının seyyidesi (en üstünü) veya müminlerin hanımlarının seyyidesi olmak seni hoşnut etmez mi? Bunu duyunca da güldüm. Ahmed ibn-i Hanbel kendi Müsnedinde bu hadisi zikretmiştir. Ancak cennet hanımlarının seyyidesi (en üstünü) yerine bu ümmetin hanımlarını veya mümin-lerin hanımlarının seyyidesi tabirini rivayet etmiştir. İbn-i Sad da bu hadisi Tabakat adlı eserinde zikretmiş ve yukarıdaki tabiri bu ümmetin hanımlarının veya her iki alemin (dünya ve ahiretin) hanımlarının seyyidesi (en üstünü) olarak rivayet etmiştir. İbn-i Esir de Usd-ul Gabede aynı hadisi her iki alemin hanımlarının seyyi-desi tabiriyle, Nesâi ise aynı Ahmed İbn-i Hanbelin Münsedinde olduğu gibi rivayet etmiştir. 2- Buharî kendi Sahihinde Aişeden nakletmiştir ki: Biz
Peygamberin (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) hanımları, topluca
Peygamberin (s.a.a) yanında bulunuyorduk. Fatıma (selâmullahi aleyha)
tıpkı Resulullah (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) gibi yürüyerek
geldi. (Resulullah) onu görünce Hoş geldin kızım dedi; sonra onu sağ
veya sol yanına oturttu ve ona gizlice bir şey Fatıma:
Şimdi söylerim dedi ve şöyle devam etti: Birinci defa kulağıma,
Cebrailin her yıl bir defa ama bu yıl iki defa Kuranı kendisine
sunduğunu ve bunun da ancak ecelinin yakınlaştığı için olacağına
inandığını söyledi ve dedi ki: Allahtan kork ve sabırlı ol, ben senin
için iyi bir selefim. Bunun üzerine gördüğün gibi ağladım. Üzüntümü
görünce ikinci defa kulağıma şu cümleyi söyledi: Ey Fatıma, acaba
müminlerin hanımlarının veya bu ümmetin hanımlarının seyyi-desi (en
üstünü) olmaktan dolayı sevinmez misin?
Bu hadisi Müslüm, Sahihinde, Fatımanın faziletleri
babında rivayet etmiştir. Müslümin rivayetinin sonunda
ailemin içerisinde bana
en çabuk kavuşacak olan sensin cümlesi de
bulunmaktadır. Aynı hadisi, Müslim kitabının
Bu ikisinin naklindeki tabir şöyledir:
...Alemlerin hanımlarının veya bu ümmetin hanımlarının seyyidesi (en
üstünü)... Tahavide aynı hadisi Müşkil-ül
Asarda iki senetle rivayet etmiştir. Nesaî de bu hadisi Hasâis adlı
eserinde rivayet etmiştir. Nesaînin naklindeki tabir ise şöyledir:
...Bu ümmetin
hanımlarının en üstünü olmak seni sevindirmez mi? 3- Tirmizî, Huzeyfeden şöyle rivayet etmiştir: Annem,
benden: Son görüşmen ne zaman oldu? diye sordu. Ben: Falanca günden
şimdiye kadar (kendisini ziyaret etmemişim) dedim. Maksadı Peygamber
(sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) ile görüşmemdi. Bu yüzden bana
kızdı. Bunun üzerine ben: Ben akşam Resulullahın (sallallâhu aleyhi -ve
alihi- ve sellem) yanına gidip akşam namazını onunla kılayım ve ondan
bizim için mağfiret dilemesini isteyeyim. dedim. Gidip akşam namazını
Peygamber (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) ile kıldım; Resulullah
yatsı namazını kılıncaya dek namaz kılmakla meşgul oldu. Yatsıdan sonra da
yine nafile namazı kıldı. Ben de Peygambere (s.a.a) bakarak namaz
kıl-makla meşgul oldum. O benim sesimi duyunca: Kimsin, Huzeyfe misin?
dedi. Evet dedim. Bu hadisi Hakim de Müstedrek-üs Sahihaynde muhtasar olarak iki senetle nakletmiş ve ikinci senedin sahih olduğunu sözlerine eklemiştir. Yine Ahmed ibn-i Hanbel bu hadisi Müsnedinde, Ebu Nuaym Hilyet-ül Evliyâda, İbn-i Esir Üsd-ül Gabede ve Muttaki Kenz-ül Ummâlda nakletmiştir. Muttaki bu hadisi kitabının dört yerinde zikretmiştir. Birinci yerde Ruyani ve İbn-i Habbanın da bu hadisi Sahihlerinde Huzeyfe tarikiyle rivayet ettiklerini kaydetmiştir. İkici yerde bu hadisi İbn-i Asakirin Huzeyfeden naklettiğini, üçüncü yerde İbn-i Ceririn Huzeyfeden naklettiğini ve dördüncü yerde yalnız Hz. Fatımaya ait bölümü zikredip bu hadisi İbn-i Şeybenin naklettiğini kaydetmiştir. 4- Hakim Müstedrek-üs Sahihaynde Aişeden naklen şöyle yazıyor:
Resulullah, (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sel-lem) vefatıyla
sonuçlanan hastalığında buyurdu ki: Ey
Fatıma! Acaba alemlerin kadınlarının en üstünü, bu ümmetin hanımlarının
büyüğü ve 5- Ebu Nuaym Hilyet-ül Evliyâda İmran İbn-i Hasınden naklen kaydetmiştir ki: Resulullah (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) buyurdu ki: Fatıma rahatsızdır onun ziyaretine gelmiyor musunuz? Gidelim dedim. Hareket edip Hz. Fatımanın (evinin) kapısına ulaştık; Resulullah selam verdi ve: Yanımdaki ile birlikte içeri girebilir miyiz? diyerek izin istedi. Fatıma Evet, ama yanınızda olan kimdir? Allaha yemin ederim ki abâdan başka bir şey üzerimde yoktur. Resulullah (s.a.a), o abâyla kendini böyle - şöyle ört diyerek onunla kendisini nasıl örteceğini tarif etti. Sonra Fatıma Allaha yemin ederim ki, baş örtüm de yoktur. dedi. Resulullah (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) üzerinde bulunan bir parçayı verdi ve buyurdu: Bununla başını ört. Sonra Fatıma eve girmemize izin verdi ve biz içeri girdik. Resulullah (s.a.a) Durumun nasıldır? diye sorunca, Fatıma: Bedenim rahatsızdır; üstelik yiyecek bir şey de yoktur. dedi. Resulullah buyurdu ki: Acaba alemlerin hanımlarının en üstünü olmak seni hoşnut etmez mi? Fatıma: Peki İmran kızı Meryem nasıl? diye sordu.
Resulullah: O kendi zamanının (döneminin hanımlarının büyüğü ve sen de
kendi döneminin kadınlarının en üstünüsün; bil ki andolsun Allaha seni
dünya ve ahirette efendi (ulu) olan birisiyle evlendirmişim. Bu hadisi Tahavi Müşkil-ül Asarda nakletmiştir. O bu hadisin sonunda şu cümlenin de yer aldığını kaydetmiştir: (Hz. Aliye) Münafıktan başkası düşman olmaz. Bu hadisi Muhibbuddin Taberî, Zehairde zikretmiştir ve sonundaki ilavesiyle birlikte, Hafız Ebu-l Kasım Dimeş-kinin de naklettiğini kaydetmiştir. 6- Ebu Nuaym, Cabir ibn-i Semureden naklen şöyle zikretmiştir:
Resulullah (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) gelip bizim yanımızda
oturdu ve şöyle buyurdu: Fatıma hastadır. Orada bulunanlar:
Ziyaretine gidelim.
dediler. Kalkıp Fatımanın (aleyha selâm) evine doğru hareket ettiler.
Fatımanın evinin kapısı açıktı. Peygamber, yüksek sesle Kendini iyice
ört, bir grup ziyaretine gelmiştir buyurdu. Fatıma: Ey Resulullah,
üze-rimde abâdan başka bir örtü yoktur. dedi. Bunun üzerine Resulullah
abasını çıkarıp kapının arka-sından Fatımaya doğru attı ve: Bununla
başını ört dedi. Sonra Resulullah içeri girdi ve onun arkasından da
diğerleri girdiler. Biraz oturduktan sonra kalkıp gittiler; sonra ziyarete
gelen adamlar:
Allaha andolsun,
Peygamberimizin (sallal-lâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) kızının bu Resulullah (s.a.a) (bunu duyunca) şöyle buyurdu: O kıyamet günü bütün hanımlardan daha üstün makama sahiptir. 7- Nesaî Hasaisde kendi senediyle Ebu Hüreyreden şöyle nakletmiştir: (Yazın) Uzun günlerinden birinde Resulullah (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) bizim yanımıza geç geldi. Akşam bizlerden biri: Ya Resulullah, bu gün seni görmememiz bize ağır geldi dedi. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: Şimdiye kadar beni ziyaret etmemiş olan bir melek Allahtan izin alıp (bugün) benim yanıma geldi. O bana kızım Fatımanın ümmetimin kadın-larının en üstünü ve Hasan ile Hüseynin cennet gençlerinin efendileri olduklarını müjdeledi. Muttaki de bu hadisi Kenz-ül Ummâlda zikretmiş ve Taberanî ve İbn-i Neccarın bu hadisi Ebu Hüreyreden naklettiklerini kaydetmiştir. 8- Muttaki Kenz-ül Ummâldan Aişeden şöyle rivayet etmiştir.
Resulullah (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) vefatıyla sonuçlanan
hastalığı (ölüm hastalığı) sırasında: Kızım Fatıma yanıma gel. diye
buyurdu... Resulullah bir süre onunla gizlice Sonra tekrar Resulullah (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) Fatımaya: Yanıma gel. dedi. Fatıma da onun yanına yaklaştı ve Resulullah tekrar ona gizlice bir şey söyledi. Bu defa Fatıma ayrılıdığında gülüyordu. (Aişe diyor ki:) Ben ona Ey Allahın Resulünün kızı, baban sana gizli olarak ne söyledi? diye sordum. Fatıma: Resulullahın bana gizlice söylediği sırrını o hayatta iken sana açacağımı mı zannettin! dedi. Bu durum, yani Resulullahın sırrını Aişeden gizlemesi Aişeye çok ağır geldi. Resulullah (s.a.a) vefat ettiğinde Aişe: Muv-zuyu bana bildirir misin? diyerek Fatımadan (selamullahi aleyha) Resulullahın ona gizlice buyurduğu sözü sordu. Fatıma: Şimdi olur. diyerek şöyle devam etti: Peygamber ilk önce buyurdu ki: Cebrail her yıl Kuranı bana bir defa sunuyordu. Ama bu yıl iki defa sundu ve bana bildirdi ki her peygamber ancak bir önceki peygamberin ömrünün yarısı kadar yaşar. Hz. İsa (a.s) yüz yirmi yıl yaşamıştır ve ben altmış yaşımı geçtiğimi biliyorum. Resulullah bunları söyleyince ben ağladım. Yine buyurdu ki: Kızım, müminlerin kadınla-rından hiçbirinin musibeti seninki gibi büyük olmayacaktır; bu yüzden senin sabrın hiçbir kimseden az olmamalıdır. İkinci defa ise bana gizlice Ehl-i Beytten ona kavuşacak ilk şahsın ben olduğumu bildirdi ve buyurdu ki: Sen cennet hanımlarının en üstü-nüsün. Kenz-ül Ummâlın sahibi bu hadisi, İbn-i Asakirin naklettiğini kaydetmiştir. 9- Hakim Müstedrek-üs Sahihaynde kendi senediyle Aişeden, Resulullahın (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) kızı Fatımaya şöyle dediğini nakletmiştir: Sana müjde veriyorum ki ben, Resulullahtan (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) şöyle duy-dum: Cennet hanımlarının üstünleri şu dört hanımdır: İmran kızı Meryem, Resulullahın (Sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) kızı Fatıma, Huveylid kızı Hatice ve Asiye. 10- Muttaki Kenz-ül Ummâlda Hz. Aliden (a.s) şöyle rivayet etmiştir: Peygamber (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) Fatımaya (selamullahi aleyha): Cennet hanımlarının en üstünü olman ve iki çocuğunun da cennet gençlerinin efendisi olması seni hoşnut etmez mi? dedi. Muttaki, bu hadisi, Bezzazın da rivayet ettiğini kaydediyor. 11- Muttaki, kitabının başka bir yerinde ise yukarıdaki hadisi şöyle naklediyor: Ey Fatıma, herkesten önce İslamı kabul eden ve bütün müslümanların en bilgini olan birisiyle evlendirmem seni hoşnut etmez. mi? Gerçekten sen benim ümmetimin kadınlarının en üstünüsün, nasıl ki Meryem kendi kavminde üstünlük kazandı. Ey Fatıma, Allah yeryüzü halkına nazar eyledi ve onlardan iki kişiyi seçti. Bunlardan birinin senin baban ve diğerinin de senin kocan olmasına sevinmiyor musun? Muttaki, bu hadisi Hakim, Taberanî ve Hatibinde rivayet ettiklerini kaydetmiştir. 12- Zehair-ül Ukbâ kitabının sahibi, İbn-i Abbastan Resulullahın (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. Dört kadın kendi dönemlerinin hanımlarının en üstünleridir. İmran kızı Meryem, Mezahim kızı Asiye, Huveylid kızı Hatice ve Muhammed (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) kızı Fatıma. Ve onların en bilgilisi Fatıma (selâmullahi aleyha)dır. Ebu Nuaym, bu hadisi Hafız Sakafi el-İsfahanînin rivayet ettiğini kaydetmiştir. Bu hadisi Suyutî de ed-Dürr-ül Mensurda; Ve iz kalet-il melaiketu ya Meryem-u innellahe-stafaki ve tahhereki ves-tafaki ala nisa-il alemin.[3] ayetinin tefsirinde zikret-miştir. Bu hadisi İbn-i Asakirin Mukatilden, onun da Dahhaktan ve onun da İbn-i Abbastan naklettiğini kaydet-miştir. 13- Hakim, Müstedrek-üs Sahihaynde kendi senediyle İbn-i Abbastan naklediyor ki: Resulullah (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) bir defasında dört çizgi çizerek (asha-bından): Bunların ne olduğunu biliyor musunuz? diye sorudu. Ashab: Allah ve Resulü daha iyi bilir. diye cevap verdiler. Hz. Peygamber (s.a.a) buyurdu ki: Cennet kadınlarının en faziletleri olan Huvey-lid kızı Hatice, Muhammed (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) kızı Fatıma, İmran kızı Meryem ve Mezahim kızı Asiyedirler.... Hakim bu hadisin senedinin sahih olduğunu kaydet-miştir. Yine bu hadisi kitabının diğer yerlerinde de sahih senetlerle İbn-i Abbastan nakletmiştir.
Ayrıca bu hadisi Ahmed İbn-i Hanbel de kendi Müs-nedinde
çeşitli senetlerle İbn-i Abbastan rivayet etmiştir. Yine İbn-i Abdulbirr
aynı hadisi el-İstiâb adlı kitabında iki senetle zikretmiştir. Yine bu
hadisi Suyutî ed-Dürr-ül Mensur adlı tefsirinde; Ve zarebellah-u
meselen lillezîne amenu-mereete Firavne[4]
ayetiyle ilgili olarak zikret-miştir. Suyutî bu hadisi Taberanînin de
rivayet ettiğini kaydetmiştir. Keza aynı hadisi İbn-i Esir, Üsd-ül Gabede Ben babasından (Hz. Muhammedden -s.a.a-) başka Fatımadan (selamullahi aleyha) daha faziletli olan birisini görmedim. Yine aynı hadisi Ebu Amr el-İstiâbında ve Heysemî de, Mecmainde zikretmişlerdir. Heysemî söz konusu hadisi, Ahmed, Ebu Yelâ ve Taberanînin de naklettiklerini kaydederek onun senedinin sahih olduğunu söylemiştir. Bu hadisi Tahavi de Müşkil-ül Asarda rivayet etmiştir. Yine mezkur hadisi, Askalanî Feth-ül Bârîde nakletmiş ve şöyle demiştir: Bu hadis, Taberanînin el-Evsatında Ebu Hüreyre yoluyla naklettiği bir hadisle ve keza Ahmedin Ebu Said vasıtasıyla naklettiği başka bir hadisle de desteklenmektedir. Ayrıca kitabının 282. sayfasında da kaydetmiştir ki: Nesaî sahih senetle İbn-i Abbastan: Cennet hanımlarının en faziletlileri Hatice, Fatıma, Meryem ve Asiyedir. diye bir hadis nakletmiştir. 14- İbn-i Abdülbirr, iki senetle Ebu Hüreyreden rivayet etmiştir ki: Resulullah (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) şöyle buyurdu: Alemlerin kadınlarının en iyileri dört kadındır: İmran kızı Meryem, Mezahim kızı Asiye, Huveylid kızı Hatice ve Muhammed (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) kızı Fatıma. Bu hadisi Heysemî de Mecma-üz Zevâidde ve Salebi, Kasas-ul Enbiyada zikretmişlerdir. Bu ikisinin nakillerinde tabir yönünden az bir farklılık vardır, ama mana aynıdır. 15- Muttaki, Kenz-ül Ümmalda Resulullahtan (s.a.a) şöyle rivayet etmiştir: Sizin erkekleriniz arasında en üstün olan Ali, gençleriniz arasında en üstün olan Hasan ile Hüseyin ve kadınlarınız arasında en üstün olan Fatımadır. Hatib-i Bağdadî de bu hadisi rivayet etmiştir. 16- Menavi, Feyz-ül Kadirde Haris ibn-i Ebi Üsame yoluyla Urve b. Zübeyrden rivayet ediyor ki: Hatice kendi döneminin (aleminin) hanımları-nın en iyisi idi. Meryem de kendi döneminin (aleminin) kadınlarının en iyisi idi ve Fatıma da kendi döneminin (aleminin) kadınlarının en iyisidir. 17- İbn-i Cerir kendi tefsirinde Enes ibn-i Malikden naklediyor ki: Resulullah (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) şöyle buyurdu: Alemlerin kadınlarının en iyileri (ve faziletlileri) dört kişidir: İmran kızı Meryem, Mezahim kızı ve Firavunun hanımı Asiye, Huveylid kızı Hatice ve Muhammed (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) kızı Fatıma. 18- Tirmizî, Enesten naklen rivayet etmiştir ki Resulullah (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) şöyle buyurdu: Bütün insanlar içerisinde fazilet hususunda şu dört kadını bilmen yeter: İmran kızı Meryem, Huveylid kızı Hatice, Muhammed (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) kızı Fatıma ve Firavunun hanımı Asiye. Bu hadisi Hakim Müstedrek-üs Sahihaynde iki senetle rivayet etmiştir ve ikinci senetten sonra Bu hadis Şeyheynin (Buhârî ve Müslimin) şartına göre sahihtir. demiştir. Yine Ahmed İbn-i Hanbel, kendi Müsnedinde ve Ebu Nuaym, Hilyet-ül Evliyâda ve Tahavî, Müşkil-ül Asarda bu hadisi nakletmişlerdir. Hatib Bağdadî de kendi Ta-rihinde iki senetle bu hadisi zikretmiştir. Bu iki rivayette hadis şöyledir: Alemlerin hanımlarının en hayırlısı dört şahıstır... İbn-i Esir de hadisi bu şekilde zikretmiştir. İbn-i Hacer de bu hadisi Tehzib-üt Tehzibde Şabi yoluyla Cabirden merfu olarak nakletmiştir. İbn-i Abdülbirr de bu hadisi el-İstiâbında iki yolla rivayet etmiştir, onların birinde şu tabir yer almıştır: Alemdeki kadınların en hayırlısı... Yine aynı hadisi Muttaki, Kenz-ül Ümmalda zikret-miştir ve İbn-i Habbanın da bu hadisi rivayet ettiğini kaydetmiştir. Yine bu hadisi Fahr-i Razî de kendi tefsirinde; Ve iz kalet-il melaiket-ü ya Meryem-u...[5] ayetinden sonra zikretmiştir. Yine aynı hadisi Suyutî ed-Dürr-ül Mensruda; Ve iz kaletil melaiket-ü... ayetinin tefisiri bölümünde nakletmiştir. Suyutî bu hadisi İbn-i Habbanın da naklettiğini kaydediyor. 19- İbn-i Cerir Taberî, kendi Tefsirinde kendi senediyle Katadeden naklediyor ki: Allahın Peygamberinin şöyle söylediği bize rivayet edilmiştir. Alemlerin kadınları arasında örnek olarak: İmran kızı Meryem, Firavunun hanımı Asiye, Huveylid kızı Hatice ve Muhammed (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) kızı Fatımayı sayman yeter. 20- Yine Taberî kendi Tefsirinde kendi senediyle Ebu Musa Eşarîden nakletmiştir ki, Resulullah (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) şöyle buyurdu: Erkeklerden birçokları kamil oldular. (İnsan-lığın en yüksek mertebesine ulaştılar) Ama kadın-lardan Meryem, Firavunun hanımı Asiye, Huvey-lid kızı Hatice ve Muhammed (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) kızı Fatımadan başkası kamil olmamıştır. Bu hadisi Zemahşeri, Keşşafda, Tahrim suresinde yer alan ...elletî ahsenet ferceha ayetinin tefsiri bölümünde rivayet etmiştir. Yine aynı hadisi Askalanî, Feth-ul Baride zikretmiştir. Askalanî, ayrıca bu hadisi Taberaninin ve Salebinin de (kendi Tefsirinde) naklettiklerini kay-dediyor. 21- Suyutî, ed-Dürr-ül Mensurda Al-i İmran suresinde yer alan, Ve iz kaletil melaiket-ü ya Meryem-ü...[6] ayetinin tefsiri bölümünün devamında İbn-i Murdeveyhin Enesten şu hadisi naklettiğini zikrediyor: Enes, Resulullahın (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) şöyle buyurduğunu söylemiş: Allah Teala dört kadını, alemlerin kadınlarının hepsinden seçkin kıldı: (Bunlar) Mezahim kızı Asiye, İmran kızı Meryem, Huveylid kızı Hatice ve Muhammed (sallallâhu aleyhi -ve alihi- ve sellem) kızı Fatımadır.
KAYNAKLARI
1- Sahih-i Buhâri, Bed-ül Halk bölümü. Müsned-i Ahmed, c.6, s. 282. Tabakat-ı İbn-i Sad, c.2, s.40. Üsd-ül Ğâbe, c.5, s.512. Hasais-ün Nesâî, s.34. 2- Sahih-i Buhârî, İstizân bölümü. Sahih-i Müslim, Fezâil-üs Sahabe kitabı, Fezâil-i Fatıma bölümü. Müsned-i Ebi Dâvud, c.6, Ahadis-ün Nisâ bölümü. Hileyt-ül Evliyâ, c.2, s.29. Müşkil-ül Asâr, c.1, s.48-49. Hasâis-ün Nesâi, s.34. 3- Sahih-i Tirmizî, c.2, s.306. Müstedrek-üs Sahihyan, c.3, s.151. Müsned-i Ahmed, c.5, s.391. Hilyet-ül Evliyâ, c.4, s.190. Üsd-ül Gâbe, c.5, s.574. Kenz-ül Ümmâl, c.6, s.217. 4- Müstedrek-üs Sahihayn, c.3, s.156. 5- Hilyet-ül Evliyâ, c.2, s.42. Müşkil-ül Asâr, c.1, s.50. Zehâir-ül Ukbâ, s.43. 6- Hulyet-l Evliyâ, c.2, s.42. 7- Hasâis-ün Nesâi, s.34. Kenz-ül Ümmâl, c.6, s.221. 8- Kenz-ül Ümmâl, c.7, s.111. 9- Müstedrek-üs Sahihayn, c.3, s.185. 10- Kenz-ül Ümmâl, c.7, s.111. 11- Kenz-ül Ümmâl, c.6, s.113. 12- Zehâir-ül Ukbâ, s.44. ed-Dürr-ül Mensur, Al-i İmrân suresinin tefsiri, 42. âyet. 13- Müstedrek-üs Sahihayn, c.2, s.497. Müsned-i Ahmed, c.1, s.293, 316, 322. el-İstiâb, c.2, s.720. ed-Dürr-ül Mensur, Tahrim suresinin tefsiri, 11. âyet. Üsd-ül Gâbe, c.5, s.437. Zehâir-ül Ukbâ, s.42. el-İsabe, c.8, s.158. el-İstiâb, c.2, s.570. Mecma-üz Zevâid, c.9, s.223. Müşkil-ül Asâr, c.1, s.50. Feth-ul Bâri, c.7, s.258. 14- el-İstiâb, c.2, s.720 ve 750. Mecme-üz Zevâid, c.9, s.223. Kasas-ul Enbiyâ, s.511. 15- Kenz-ül Ümmâl, c.6, s.217. Tarih-i Bağdâdi, c.4, s.391. 16- Feyz-ül Kadir, c.3, s.432. 17- Taberî Tefsiri, c.3, s.180. 18- Sahih-i Tirmizî, c.2, s.31. Müstedrek-üs Sahihayn, c.3, s.157. Müsned-i Ahmed, c.3, s.135. Hulyet-ül Evliyâ, c.2, s.344. Müşkil-ül Asâr, c.1, s.50. Tarih-i Bağdâdî, c.7, s.184 ve c.9, s.404. Üsd-ül Gâbe, c.5, s.437. Tehzib-üt Tehzib, c.12, s.441. el-İstiâb, c.2, s.720. Kenz-ül Ummâl c.6, s.227. Tefsir-ül Kebir, Al-i İmrân suresinn tefsiri, 42. âyet. 19- Taberî Tefsiri, c.3, s.180. 20- Taberî Tefsiri, c.3, s.180. Tefsir-i Keşşaf, Tahrim suresinin tefsiri, 12. âyet. Feth-ul Bârî, c.7, s.258. 21- ed-Dürr-ül Mensur, Al-i İmran suresi 42. âyet [3]- Al-i İmran/42. [4]- Tahrim/11. [5] - Al-i İmran/42. [6]- Al-i İmrân/42.
|