16. BÖLÜM

 

SAHİB-UL EMR ALEYHİSSELAM’IN ZUHUR VAKTİNİ BELİRTENLERİN YALANCI OLDUĞU VE İSMİNİN AÇIKÇA SÖYLENMESİNİN YASAK OLDUĞUNA DAİR RİVAYETLER

1- Ebu Basir şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’a şöyle arzettim: Bu beklemenin biteceği ve bedenlerimizin rahatlayacağı bir vakit yok mu? Şöyle buyurdu: “Vakit vardı ama siz ifşa ettiniz Allah da onu erteledi.”

2- Ebu Halidi Kabuli şöyle der: İmam Zeynelabidin aleyhisselam’ın şehadetinden sonra İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’ın huzuruna çıkarak şöyle arzettim: Sana feda olayım! Benim babana olan yakınlığımı ve başkalarından uzaklaştığımı biliyorsun. Şöyle buyurdu: “Doğru söylüyorsun ey Ebu Halid! Peki ne istiyorsun? Şöyle arzettim. Sana feda. Baban bana Sahib-ul Emr’in vasıflarından bahsetti. Eğer onu yolda görsem ayaklarına kapanacağım. Şöyle buyurdu: Peki ne istiyorsun ey Ebu Halid! Şöyle arzettim: Bana onun adını söyle de onu adı ile tanıyayım. Buyurdu ki: Allah’a andolsun ki beni rahatsız edecek birşeyi benden istedin ey Ebu Halid! Bana öyle birşey sordun ki (Bunu daha önce kimseye söylemedim). Eğer bunu önceden birine söylemiş olsaydım sana da söylerdim. Bana öyle birşey sordun ki eğer diğer Haşimiler onu tanısaydı, onu lime lime doğramak isterlerdi.”

3- Muhammed bin Müslim şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhisselam bana şöyle buyurdu: “Ey Muhammed! “Birisi bizden taraf sana zuhur vaktini bildirirse onu yalanlamaktan çekinme! Şüphesiz biz hiçkimseye (Hz. Mehdi’nin zuhur) vaktini söylemedik.”

4- Abdullah bin Sinan der ki: İmam Cafersi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Yüce Allah vakit tayin edenlerin vaktini boşa çıkarmayı ahdetmiştir.”

5- Ebu Bekri Hazrami şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Biz Mehdi’nin zuhur vaktini bildirmeyiz.”

6- Ebu Basir der ki: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’a şöyle arzettim: Sana feda olayım! Kaim aleyhisselam ne zaman zuhur edecek? Şöyle buyurdu: “Ey Ebu Basir! Biz Ehli Beyt vakit belirtmeyiz. Resulullah buyurdu ki: “Vakit tayin edenler yalancıdır.” Ey Ebu Basir! Zuhurdan önce beş alamet vardır. Birincisi Ramazan ayındaki nidadır, sonra Süfyani’nin çıkışı, Horasani’nin çıkışı, Nefsi Zekiyye’nin öldürülmesi ve Beyda çölünün çökmesi.”

7- Muhammed bin Nişr şöyle der: Muhammed bin Hanefiyye (ra)’in şöyle dediğini duydum: Bizim bayraklarımızdan önce Cafer bin Ebi Zalib oğulları ile Merdas (Abbas) oğullarının bayrakları gelecek. Caferoğullarının bayrakları muhtevasız ve hedefsizdir. İbni Bişr şöyle der: Ben bunu duyunca sinirlenerek şöyle dedim: Sana feda olayım. Sizin bayraklarınızdan önce bayraklar mı gelecek? Dedi ki: Evet vallahi onların öyle bir hükümeti olacak ki onlar saltanatlarında hiçbir hayırı tanımayacaklardır. Onların saltanatı şiddetlidir ve asla onda kolaylık yoktur. (İslama) uzakları kendilerine yaklaştıracak, yakın olanları ise uzaklaştıracaklar. Onlar Allah’ın hikmeti ve cezasından amanda olduklarını hissettikleri zaman onların içine öyle bir çığlık düşecek ki hiçbir çoban onları biraraya toplayamayacak. Çağırdıkları kimseler onları duymayacaklar ve hiçbir topluluk onların çevresinde toplanmayacak. Allah onlarla ilgili benzetmeyi kendi kitabında şöyle buyurmaktadır: “Yeryüzü ziynetlerini alıp da süslenince onlar kendilerinin kudret sahibi olduğunu zannederler. İşte o zaman gece veya gündüz vakti emrimiz onlara gelir.”[1]

Sonra Muhammed bin Hanefiyye Allah’a and içerek bu ayetin onlara hakkında nazil olduğunu söyledi. Şöyle arzettim: Sana feda olayım! Onlar hakkında yüce bir olaydan bahsettin. Peki onlar ne zaman helak olacaklar? Şöyle dedi: Yazıklar olsun sana ey Muhammed! Allah’ın ilmi her zaman vakit tayin edenlerin vakti ile çelişmiştir. Musa aleyhisselam kavmine otuz gün söz verdiği halde Allah azze ve celle’nin ilminde olan on günlük fazlalığı Musa’ya bildirmedi. Kavmi ise kafir oldu ve ondan sonra buzağıya tapmaya başladı. Yunus (aleyhisselam) kavmine azap vaadetti ama Allah’ın ilminde onları affetmek yazılıydı. Ve kavminin ve onun durumunun ne olduğunu biliyorsun. Ama eğer tekrar fakirliğin başladığını, adamın birinin geceyi aç geçirdim dediğini, adam sana bir gün iyi başka bir gün kötü davranırsa-dedim ki ben bu fakirliği çok iyi biliyorum, başka bir alamet var mı? Şöyle dedi: O adam sana kötü davranır, ama sen ona borç verdiğinde sana karşı güleryüzlü olursa, işte gökten ses gelme zamanı artık yaklaştı demektir.”

8- İshak bin Ammari Seyrefi şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Kıyam için vakit tayin olunmuştu ve bu vakit yüzkırk yılında idi. Ama siz onu açıklayıp ifşa ettiğiniz için Allah -azze ve celle-onu erteledi.”

9- İshak bin Ammar der ki: İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Ey Ebu İshak! Bu iş, (kıyam) iki kez ertelendi.”

10- Ebu Hamzai Somali şöyle der: İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Ey Sabit! Allah Teala bu iş için hicri yetmişinci yılı tayin etmişti. Hüseyn aleyhisselam öldürülünce Allah’ın gazabı çoğaldı ve onu yüzkırk yılına erteledi. Ama siz bunu yayıp açıkladınız ve sır perdesini yırttınız. Ondan sonra da Allah bu iş için bizim yanımızda vakit tayin etmedi. Allah istediğini siler ve istediğini yazar ve asıl kitap O’nun yanındadır.” Ebu Hamza şöyle der: Bu olayı İmam Ebu Abdullah Caferi Sadık aleyhisselam’a anlattığımda bunu onayladı.

11- Abdurrahman bin Kesir şöyle der: Ben imam Caferi Sadık aleyhisselam’ın yanında iken Mehzem adlı birisi içeriye girerek şöyle arzetti: Sana feda olayım! Beklediğimiz zuhurun ne zaman gerçekleşeceğini bana bildirir misin? Şöyle buyurdu: “Ey Mehzem! Vakit bildirenler yalancıdır, acele edenler helak olur, teslim olanlar ise kurtulur.”

12- Ebu Basir şöyle der: İmam Caferi Sadık aleyhisselam’a Kaim aleyhisselam’ı sorduğumda şöyle buyurdu: “Vakit bildirenler yalancıdır. Doğrusu biz Ehli Beyt vakit bildirmeyiz.” Sonra şöyle buyurdu: “Allah vakit bildirenlerin sözünü boşa çıkarmayı ahdetmiştir.”

13- Mufazzal bin Yesar şöyle der: İmam Muhammed Bakır aleyhisselam’a şöyle arzzetim: Bu emrin vakti var mıdır? Şöyle buyurdu: “Vakit bildirenler yalancıdır, vakit bildirenler yalancıdır. Musa aleyhisselam rabbinin davetine icabet ederken kavmine otuz gün vaad etti. Allah o otuz güne on gün ekleyince kavmi “Musa bize hıyanet etti” dediler ve yapacaklarını yaptılar. Eğer biz size birşey söylediğimizde, söylediğimiz gerçekleşirse “Allah doğru söyledi” deyin. Ve eğer size söylediğimiz şey gerçekleşmediğinde “Allah doğru söyledi” derseniz iki sevap kazanırsınız.”

14- Ali bin Yaktîn şöyle der: İmam Musa-i Kazım aleyhisselam bana şöyle buyurdu: “Ey Ali! Şia ikiyüz yıldır ümit ve beklenti ile eğitilmiştir.” Yaktîn, oğlu Ali bin Yaktin’e şöyle dedi: Neden bize söylenen gerçekleşti de size söylenen gerçekleşmedi? -Yani Abbasoğulları’nın hilafeti-Ali ona şöyle dedi. Bize ve size söylenen sözler aynı ağızdan çıkmıştır. Ancak size söylenen olayın zamanı geldiği için açıkça size söylendi ve söylendiği gibi de gerçekleşti. Ama bize söylenen sözün vakti henüz gelmediği için biz ümit ve beklenti ile yaşadık. Ama eğer bizlere Mehdi aleyhisselam’ın zuhurunun ikiyüz veya üçyüz yıl sonra gerçekleşeceği söylenseydi halkın çoğu imandan dönerdi. Ama bu işin yakın zamanda vuku bulacağını belirterek halkı birbirine yaklaştırdı ve zuhuru yakın kıldı.”

15- İbrahim bin Mehzem’in babasından naklettiğine göre Abbasoğulları’nın hilafetinden bahsolununca İmam Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu: “Halk, hakkın devletini beklerken sadece acele ettiğinden dolayı helak oluverdi. Allah, kulların acelesi yüzünden acele etmez. Bu olayın gerçekleşeceği bir zaman vardır. O vakit geldiğinde ne bir saat geri alınacak ne de bir saat ertelenmeyecektir.”

 

[1]- Mübarek “Yunus” suresi, 24. ayeti şerife.

index