İsmi: Fatıma
Meşhur lakapları: Zehra, Sıddika, Kubra, Tahire, Raziye, Merziyye, Havra’un İnsiyye, Betul, Muhaddese, Zöhre.
Künyesi: Ümmü’l-Hasaneyn, Ümmü Ebiha, Ümmü’l-Eimme.
Baba ve annesi: Hz. Muhammed (s.a.a), Hatice (a.s).
Doğum yeri ve yılı: Bisetin 5. yılı, Cemadiy’es-Sani’nin 20’sinde Cuma gününün şafak vakti Mekke’de dünyaya geldi ve Hicretin 2. yılında ise Hz. Ali (a.s)’la evlendi.
Şahadet yeri ve zamanı: Hicretin 11. yılı Cemadiy’el-Ula’nın 13’ünde veya Cemadiy’es-Sani’nin 3’ünde 18 yaşında iken Medine’de şahadete erişti.
Mezar-ı şerifi: Medine’de üç mekandan birindedir: Peygamber (s.a.a)’in kabrinin yanında, Baki mezarlığında, Mescid’un-Nebi ile Peygamber (s.a.a)’in kabri arasında.
Yaşam dönemi ikiye ayrılabilir:
1- Babası Resulullah (s.a.a) ve eşi Ali (a.s) ile geçirdiği dönem.
2- Toplumsal ve siyasi açıdan çok önemli olan babasının ölümünden sonra geçirdiği birkaç aylık dönem.
1- HZ. FATIMA (A.S)’IN İLMİ DERECESİ
Ammar-i Yasir şöyle diyor:
Bir gün Hz. Fatıma (a.s), Hz. Ali (a.s)’a hitaben şöyle dedi: “Yakına gel de geçmişte vaki olanları, halihazırda bulunanları ve gelecekte kıyamete kadar vuku bulacakları sana haber vereyim!”[1]
Umeys kızı Esma şöyle diyor:
Hz. Fatıma (a.s) hastalandığında ben bakıcılığını yapıyordum. Bir gün onu her zamankinden daha iyi gördüm. Hz. Ali (a.s) bir iş için dışarı çıkmıştı. Hz. Fatıma (a.s) bana; “Su getir gusledeyim” dedi.
Su getirdiğimde, guslettikten sonra; “Bana yeni elbiseler getir” buyurdu.
Elbiselerini getirip O’na verdim. O da onları giydi. Daha sonra; “Yatağımı odanın ortasına ser” dedi.
Ben de öyle yaptım. O, kıbleye yönelik olarak uzandı, elini yüzünün altına koydu ve buyurdu: “Ey Esma! Ben şimdi tertemiz olduğum bir halde dünyadan ayrılacağım, kimse yüzümü açmasın.”[2]
Bu sözü buyurduktan sonra gözlerini dünyaya kapadı.
Hz. Fatıma (a.s) hayatının son anlarında bir sırrı Hz. Ali (a.s)’a açtı, şahadetinden ve ömrünün son anlarından haber verdi ve ekledi:
“Ey Ebe’l-Hasan! Şimdi uykuya dalmıştım, Allah Resulünü, beyaz mercan ve incilerle yapılmış olan bir sarayda gördüm. Beni görünce buyurdu: “Kızcağızım, acele bana gel, seni çok özledim.” Ben de sabırsızca; “Babacığım, Allah’a andolsun ki, ben seni daha çok özlemişim” dedim. Bu esnada babam buyurdu: “Sen bu akşam bizim yanımızda olacaksın. Ali can! Allah Resulünün vaadi doğrudur ve O ahdine vefalıdır.”[3]
Hz. Fatıma (a.s) bazı şiirlerinde, iktisadi zorluklardan ve İmam Hüseyin (a.s)’ın Kerbela’da şahadete erişeceğinden haber veriyor:
“Evlatlarım dün geceyi aç olarak sabahladılar,
Onların küçüğü[4] savaş meydanında öldürülecektir.
Kerbela’da yavrumu hileyle şehit edecekler,
Onun katillerine yazıklar olsun.”[5]
Hz. Fatıma (a.s), Allah Resulünün ömrünün son anlarında, Hazretin; “Evlatlarıma ağlıyorum” sözünü duyunca şiddetle ağladı. Allah Resulü O’nun ağladığını görünce; “Kizim ağlama, sakin ol” buyurdular.
Hz. Fatıma (a.s) şöyle dedi: “Babacığım, senden sonra bize ne yapacaklarına ağlamıyorum, senden ayrılacağıma ağlıyorum.”[6]