MÜSLİM İBN-İ AKİL'İN BAŞKALDIRISI

Müslim, Hani'nin öldürüldüğünü duyunca kendisine biat  edenlerle birlikte İbn-i Ziyad'la savaşmak için evden çıktılar. Ubeydullah dar'ul emareye sığındı, kapıları kapattı ve askerleri de Müslim'in dostlarıyla savaşmaya başladı. İbn-i Ziyad'ın adamları sarayın üstüne çıkarak Müslim'in ashabını Şam ordularının gelişiyle tehdit ediyorlardı. O gün böylece geçip akşam oldu, karanlık çöktü. Müslim'in dostları birbirlerine "Fitne ateşini neden biz körükleyelim? En iyisi evlerimizde oturalım, Müslim ve İbn-i Ziyad'ın işine karışmayalım, Allah onların arasını ıslah etsin" diyerek dağıldılar. On kişiden başka kimse kalmadı Müslim'in yanında. Müslim akşam namazını kılmak için mescide geldiğinde o on kişi de ayrılmıştı. Müslim durumu görünce kimsesiz bir halde mescitten ayrıldıktan sonra Küfe sokaklarında yürümeye başladı ve Tav'a diye bilinen bir kadının evinin önüne geldi. Ondan su istedi. Müslim kadının getirdiği suyu içtikten sonra ona sığınmak istedi. Kadın Müslim'i evine aldı ancak oğlu durumu İbn-i Ziyad'a bildirdi. Ubeydullah Muhammed b. Eş'as'ı sesledi ve bir grup askerle gidip Müslim'i getirmesini emretti. Bunlar kadının evinin

arkasına kadar geldiler. Müslim atların nal sesini duyunca zırhını giydi, atına bindi ve onlarla savaşarak birkaçını öldürdü. Muhammed b. Eş'as: "Ey Müslim, sen emandasın" diye bağırdı. Müslim "Hilekar ve günahkar insanların emanı eman olmaz" dedi ve savaşa devam etti. Hamran b. Malik-i Has'ami'nin şiirlerini okumaya başladı: And içmişim, ölüm şerbetini olanca zorluk ve acılığıyla içsem dahi mertlikle öleceğim. Bana hile yapılarak gururlandırılmak ve sonra da esir edilmekten hoşlanmam. Serin ve tatlı suyu acı suya karıştırmayı sevmem. (Yani, savaş meydanında şecaat ve cesaretten vazgeçip kendimi düşmanın eline teslim etmem)

Dünyada herkes birgün zorluğa düşer, ancak ben kılıcamla size vuracak, hiçbir ziyan ve zarardan da korkmayacağım. İbn-i Ziyad'ın adamları "Ey Müslim, Muhammed b. Eş'as sana yalan söylemiyor ve seni aldatmıyor" diye bağırdılar. Müslim hiç itina etmedi bunlara, bir süre daha savaştıktan sonra aldığı kılıç

ve mızrak yaraları sonucu halsız kalınca düşman da saldırısını yoğunlaştırdı. Namerdin biri mızrağıyla arkadan vurarak Müslim'i attan düşürdü. Esir alıp İbn-i Ziyad'a götürdüler, fakat Müslim ona selam etmedi. Nöbetçilerden biri: "Emire selam et" dedi. Müslim:Yazıklar olsun sana, o benim emirim değildir. İbn-i Ziyad: Ziyanı yok, selam etsen de etmesen de  öldürüleceksin. Müslim: Beni öldürecek olman pek önemli değil. Çünkü senden daha alçak olanlar benden çok daha üstün olanları

öldürmüşler. Ayrıca senin insanları kalleşce öldürmen, feci bir şekilde işkence etmen ve düşmana karşı galip gelince en kötü muamelede bulunman başkalarına bir şey bırakmıyor zaten. Hakikaten de bu habislikler için senden daha iyisi olamaz. İbn-i Ziyad: Ey günahkar isyancı, sen imamına başkaldırdın, müslümanların topluluğunu dağıttın, fitne ve isyan çıkardın. Müslim: Ey Ziyad'ın oğlu, yalan söyledin. Müslümanların topluluğunu Muaviye ve oğlu Yezit dağıttı. Fitneyi de sen ve baban Ziyad İbn-i Ubeyd - Ubeyd, Sakif kabilesinden olan Beni İlac'ın kölesiydi- çıkardınız. Allah'ın bana şehadet nasip buyuracağını arzulamaktayım ve bunu da en habis birinin eliyle gerçekleştirecektir. İbn-i Ziyad: Ey Müslim, bir makam elde etmek istedin ve bunun için de girişimde bulundun ama Allah bunu istemedi ve o makamı ehline bıraktı. Müslim: Ey Mercane'nin oğlu, o makama kim daha layıktır? İbn-i Ziyad: Yezit b. Muaviye. Müslim: El-hamdülillah! Bizimle sizin aranızda Allah'ın hükmetmesine biz razıyız. İbn-i Ziyad: Yoksa hilafette senin de payın olduğunu mu düşünüyorsun?  Müslim: Andolsun Allah'a, zannetmiyorum; buna yakinim var.

İbn-i Ziyad: Söyle, neden bu şehre geldin? Onun düzenle çalışan işlerini neden karıştırdın ve ihtilaf çıkardın? Müslim: Ben isyan ve ihtilaf çıkarmak için bu şehre gelmedim, ancak siz kötülüklerde bulundunuz, iyilikleri ortadan kaldırdınız, halkın rızasını almadan kendinizi onların emiri gösterdiniz, Allah'ın razı olmadığı işlere halkı yönelttiniz ve onların içinde İran ve Rum padişahları gibi davrandınız diye biz geldik, ki halkı iyiliklere davet ve fenalıklardan sakındıralım, insanları Kur'an-ın

emirleri ve İslam Peygamberinin kanunlarına itaat ettirelim ve biz bu liyakat ve yeterliliğe sahibiz. İbn-i Ziyad ona, İmam Ali (a), Hasan (a) ve Hüseyin'e (a)

küfretmeye başladı. Müslim "Küfredilmeye sen ve baban daha layıktır. Ey Allah'ın düşmanı, istediğini yap" dedi.