AŞURA SABAHI

Ravi diyor ki: Ömer b. Sa'd'in ordusu atına bindi ve Hüseyin (a)  onlara karşı Büreyr b. Hüzeyr'i gönderdi. Büreyr bir süre onlara nasihat etti, bazı konuları hatırlattı, fakat bu onları etkilemedi ve itina bile etmediler. Ondan sonra Hüseyin (a) kendi devesine –bir rivayete göre de atına- binip Ömer b. Sa'd'ın ordusunu susmaya ve sözlerini dinlemeye davet etti. Onlar susunca Hüseyin (a) en iyi şekilde Allah'a hamd-ü sena, Muhammed'e (s), Peygamberlere ve meleklere selam ettikten sonra buyurdu: "Ey cemaat! Allah sizi helak etsin, kalbinizi kederle doldursun. Şaşkınlık içerisinde olduğunuz bir halde, iştiyakla bizi yardıma çağırdınız, olumlu cevap verip süratle imdadınıza koştuk. Fakat siz, bizim amacımız doğrultusunda kullanacağınıza ant içtiğiniz kılıcı bizi öldürmek için ele aldınız. Bizim ve sizin düşmanınızı yakmak istediğimiz ateşi, bizi yakmak için körüklediniz. Bugün hepiniz kendi dostlarınızı öldürmek için, aranızda adaletle davranmayan ve kendilerine yardım etmekle saadet ve rahmet beklentiniz olmayan düşmanın safına geçmişsiniz. Vay halinize! Kılıçlar kınında, kalpler mutmain ve düşünceler sağlam iken neden bize yardım etmekten vazgeçtiniz. Fitne ateşini körüklemekte çekirgeler gibi acele ettiniz, pervane gibi delicesine kendinizi ateşe vurdunuz. Ey hak muhalifleri, ey gayr-i müslimler, ey Kur'an-ı terkedenler, ey sözleri tahrif edenler, ey günahkarlar güruhu, ey şeytanın vesveselerine uyanlar, ey şeriatı ve Peygamberin sünnetini söndürenler, Allah'ın rahmetinden uzak kalasınız! Bizi bırakıp bu zinazadelere mi yardım edersiniz? Andolsun Allah'a hile ve düzen eskiden beri vardı sizde, sizin aslınız da dalınız da hile suyuyla yoğrulmuş ve düşünceleriniz onunla güçlenmiştir. Siz, bakanların genzini yırtan en habis meyvesiniz ve gasıpların sizi midesine indirmesi için pek naçiz bir lokmasınız. Bilmiş olun ki, bu zinazade oğlu zinazede (İbn-i Ziyad) beni iki şey arasında serbest bırakmıştır; ya kılıcı çekip savaşmalıyım ya da zillet libası giyerek Yezit'e biat etmeliyim. Ancak zillet bizden uzaktır; Allah, Resulü (s), müminler, iffet eteğinde yetişenler, yiğit ve gayretli insanlar, alçaklara itaat etme zilletini izzetli ölüme tercih etmemize müsaade etmezler. Bilmiş olun ki ben, yar-u yaverimin az olmasına rağmen sizinle savaşacağım." Daha sonra sözlerine Fervet İbn-i Müseyk-i Muradi'nin şiiriyle devam etti. "Eğer muzaffer olur ve düşmanı yenilgiye uğratırsak hiç şaşmayın, çünkü biz her zaman galip olmuşuzdur ve eğer yenilgiye uğrar, öldürülürsek bu bizden kaynaklanmaz ve korkudan öldürülmüş olmayız. Bu demektir ki ecelimiz gelmiş ve feleğin çarkının gereği zafer sırası başkalarına geçmiştir. Eğer ölüm birilerinin evinin kapısından ayrılırsa, diğerlerinin kapısına oturacaktır. Geçmiş asırlarda insanların öldükleri gibi benim kavmimin büyükleri de sizin elinizle ölüme düçar oldular. Eğer padişahlar dünyada kalıcı olsalardı, biz de kalıcı olurduk. Eğer büyük insanlar dünyada kalsalardı, biz de kalırdık. Bizi zemmedenlere de ki: "Kendinize gelin ve beyhude bizi yermeyin, bizim giriftar olduğumuz ölüme zemmedenler de mübtela olacaklar." Daha sonra da şöyle buyurdu: "Andolsun Allah'a, beni öldürdükten sonra siz de fazla yaşamayacaksınız. Yaşama süreniz, yaya birinin (bineğe) binmesinden fazla olmayacaktır. Günler değirmen taşı gibi

dönecek ve sizi değirmen taşının mili gibi perişan edecektir. Babam Ali (a), bu haberi ceddim Resulullah'tan (s) duyup bana nakletmiştir. Şimdi siz dostlarınızla bir araya gelip meşveret edin ki gizli-saklı bir şey kalmasın. Daha sonra beni öldürmeye girişin ve bana mühlet vermeyin. Ben Allah'a tevekkül etmişim. O ki, benim ve siniz Rabbinizdir ve her canlı O'nun kudret kabzasındadır. Şüphesiz, benim Rabbim sırat-ı müstakim üzeredir." Hutbeden sonra da o orduyu telin ederek buyurdu:

"Allah'ım! Onlara yağmur yağdırma, Yusuf'un yılları gibi yıllar yaşat. Sakafi genci (Sakafi'den kastedilen kişi Haccac b. Yusuf Sakafi de olabilir, Muhtar b. Ebi Übeyde-i Sakafi de. Allame Meclisi ve Muhaddis-i Kummi Muhtar'ın  kastedildiği ihtimal üzerinde durmuşlardır) onlara musallat kıl ki, ölümün acı şerbetini onlara içirsin. Çünkü onlar bize yalan söylediler ve aldattılar. Sensin bizim Rabbimiz, Sana tevekkül ettik ve dönüşümüz de Sanadır" Daha sonra inip Resulullah'ın (s) "Mürtecez" adındaki atını  istedi ve yarenlerini de savaşa hazırladı. İmam Bakır'dan (a) nakledilen rivayete göre Hüseyin'in (a) ashabı kırkbeş süvari ve yüz piyade idi. O hazretin ashabının sayısı hakkında daha başka rivayetler de mevcuttur.