KÜFE ORDUSUNDAN BAZILARININ CEZALANDIRILMASI

İbn-i Riyah şöyle rivayet eder: Hüseyin'in (a) şehid edildiği gün Kerbela'da bulunan birini gördüm. Gözleri görmüyordu. Bunun sebebini sordum. Şöyle cevap verdi: Biz on arkadaştık. Hüseyin'i öldürmek için Kerbela'ya gitmiştik, ama ben ne kılıç, ne ok, ne de mızrak kullanmadım. Hüseyin (a) öldürüldükten sonra eve döndüm, yatsı namazını kılıp uyudum. Rüyamda biri gelip Resulullah (s) seni istiyor dedi, kalk gel yanına. Resulullah (s) ile benim ne işim var? dedim. Yakamdan tutup çeke çeke Resulullah'ın (s) yanına götürdü.  Resulullah'ı (s) gördüm, bir çölde oturmuştu. Elbisesinin kollarını  yukarı doğru toplamış ve elinde bir savaş aleti vardı. Yanında bir melek durmuştu, onun elinde de ateşten bir silah vardı. Dokuz  arkadaşımı öldürdü. Onların herbirine bir darbe indirdi, tepeden tırnağa ateş alıp yandılar. Ben Resulullah'ın (s) yanına gidip önünde diz çöktüm ve 'Es'selamu aleyke ya Resulellah' dedim, fakat o hazret cevap vermedi. Uzun bir süre bekledikten sonra başını kaldırıp buyurdu: 'Ey Allah'ın düşmanı, bana ihanet ettin, itretimi öldürdün, hakkımı gözetmedin ve dilediğin her şeyi yaptın.' Ya Resulallah, dedim, andolsun Allah'a ki, ben evlatlarının öldürülmesinde ne kılıç, ne mızrak, ne de ok kullanmadım. Buyurdu: 'Doğru söyledin, ama Hüseyin'i (a) öldüren orduda sen de vardın, yaklaş.' Yanına yaklaştım ve yanında kan dolu bir tabak gördüm. 'Bu oğlum Hüseyin'in (a) kanıdır'  buyurdu. Sonra da o kandan benim gözüme sürdü. Uyandığımdan itibaren hiç bir şey göremiyorum."