ÜMMÜ KÜLSÜM'ÜN HİTABESİ

Ravi şöyle diyor: Emir'ul Müminin'in (a) kızı Ümmü Külsüm yüksek sesle ağladığı halde tahtrevanın perdesi ardından o gün şu hutbeyi irad etti:"Vay halinize Küfe halkı! Neden Hüseyin'i (a) aşağılayarak öldürdünüz, mallarını yağmaladınız, kadınlarını esir aldınız ki şimdi de kalkıp ağlayasınız? Vay olsun size, kahrolun, bedbaht olun? Nasıl bir felakete sebep oldunuz, nasıl bir facia çıkardınız, biliyor musunuz? Nasıl bir cinayetin sorumluluğunu yüklendiniz, hangi kanları haksız yere akıttınız, hicab ardındaki hangi kadınları dışarı çıkardınız, hangi hanedanın ziynet ve süslerine el koydunuz ve hangi malları yağmaladınız, haberiniz var mı? Öyle birini öldürdünüz ki Resulullah'tan (s) sonra kimse onun makamında değildi. Merhamet kalbinizden alındı sizin. Bilmiş olun ki kurtuluşa erecek olanlar Allah'ın hizbidir, hüsrana uğrayacaklar ise şeytanın." Daha sonra şu şiiri okudu: "Zecirle öldürdünüz kardeşimi. Vay olsun analarınıza! Öyle bir

ateşle azaplanacaksınız ki alevi her an yükselecek. Allah'ın, Kur'an'ın ve Muhammed'in (s) haram kıldığı kanları akıttınız.

Bilmiş olun, ateşle müjdelenmişsiniz. Şüphesiz ki, yarkın siz ateşte ebediyen kalacaksınız. Yakinim var buna. Ben ise  hayatım boyunca Peygamberden sonraki en hayırlı insan kardeşime ağlayacağım. Gözlerime batacak gözyaşlarım ve yanaklarım asla kurumayacak." Bu esnada milletin feryadı koptu, ağlayışlar coştu. Kadınlar saçlarını yolarak başlarına toprak serptiler, yüzlerini yırttılar, dövündüler. Erkekler ağladı ve sakallarını yoldular. Halkın o gün ağladığı gibi ağladığı hiç görülmemiştir.