MİNHAL HADİSİ

Bir gün İmam Zeyn'ül Abidin (a) evden çıkıp Dimişk pazarlarında yürüyordu. Minhal b. Amr gelip dedi: Ey Peygamberin evladı, bu günü nasıl geçirdin?  İmam buyurdu: Al-i Firavn içinde erkek çocukları öldürülen ve kadınları diri bırakılan İsrailoğulları gibi. Ey Minhal, Araplar, "Muhammed (s) Arap'tır" diyerek Arap olmayanlar karşısında iftihar eder, Kureyş de "Muhammed (s) bizim tayfamızdandır "diyerek diğer araplara karşı iftihar eder. Muhammed'in (s) Ehl-i Beyt'i olmamıza rağmen hakkımızı gasbettiler, bizi öldürdüler ve dağıttılar. Ey Minhal, biz Allah'a aitiz ve dönüşümüz de O'nadır. Ne de güzel demiş Mehyar: "Resulullah'ın (s) hürmetine minberinin tahtalarına saygı gösterirler, onun evlatlarını ise ayaklar altına alırlar. Hangi kanun gereği Peygamberin evlatları size tabi olsunlar. Oysa ki siz Peygamberin dostaları ve tabiinden olmakla iftihar edersiniz." Yezit bir gün Ali b. Hüseyin'i (a) ve Amr b. Hüseyin'i (a) çağırdı. Amr onbir yaşında bir çocuktu. Yezit ona dedi "Oğlum Halid'le güreşmeye var mısın?" Amr "Güreşmeye yokum, bir bıçak ona ve birini de bana ver savaşalım onunla" dedi. Yezit dedi "Bu, babalarından aldıkları mirastır; yılan elbetteki yılan doğar." Sonra Ali b. Hüseyin'e (a) dönerek dedi "Senin üç dileğini yerine getireceğime dair söz vermiştim. Şimdi isteklerini söyle."Hz. Seccad (a) buyurdu: "Babam Hüseyin'in mukaddes başını

bir kez daha görmek istiyorum. Yağmalanan mallarımızı geri istiyorum.Son isteğim de eğer beni öldürme niyetindeysen, kadınları Medine'ye götürmesi için emin birisini görevlendir."Yezit dedi "Babanın yüzünü asla göremeyeceksin. Seni de affettim, öldürmekten vazgeçtim. Kadınları da senden başkası Medineye götürmeyecektir. Sizden alınan malların da kaç katını ödeyeceğim." Zeyn'ül Abidin (a) buyurdu "Senin mallarını istemiyoruz bırak

da malların azalmasın. Biz yağmalanan kendi malımızı istiyoruz. Çünkü Muhammed (s) kızı Fatıma'nın (a) örgünmeri , örtüsü , boynuna astığı ziynet eşyası ve gömleği onların içindedir." Yezit'in emriyle onlar toplandı, ikiyüz dinar da kendisi onların üzerine koyup Zeyn'ül Abidin'e (a) verdi. İmam ikiyüz dinarı fakirler arasında taksim etti. Yezit, Hüseyin'in (a) esir edilen ehl-i beyt'inin kendi vatanları Medine'ye geri götürülmesini emretti. Rivayete göre Hüseyin'in(a) mukaddes başı da Kerbela'ya götürüldü ve şerif bedeniyle birlikte defnedildi. İmamiye'nin görüş ve ameli de bunun üzeredir. Bunun dışında da rivayetler nakledilmiştir ki bunlar birbirleriyle bağdaşmamaktadır. Konuyu

fazla uzatmamak için onları nakletmiyoruz.