İMAM ZEYN'ÜL ABİDİN'İN (a.s) AĞLAMASI

Rivayet edilmiştir ki: İmam Zeyn'ül Abidin (a) vasfedilmez o hilm ve sabr makamına sahip olmasına rağmen bu müsibet karşısında çok ağlıyordu, acısı sonsuzdu. İmam Sadık'tan (a) şöyle rivayet edilmiştir: Zeyn'ül Abidin (a) babasının müsibetinde kırk yıl ağladı. Gündüzleri oruç tuttu ve geceler de ibadet ederek uyanık kaldı. İftar vakti geldiğinde hizmetçisi su ve yemek getirirdi önüne ve "Buyurun yeyin efendim" derdi. O hazret de "Resulullah'ın (s)  oğlu aç öldürüldü, Resulullah'ın (s) oğlu susuz öldürüldü" buyururdu. Hep bunu der ve ağlardı. Önüne gelen su ve yemek gözyaşlarıyla karışırdı. Ölünceye kadar da böyle devam etti. Hz. Seccad'ın (a) hizmetçisi nakleder: Bir gün o hazret sahraya gitti ve ben de ardısıra gittim. Saf olmayan bir taşın üzerine alnını koyduğunu görünce durdum. Ağladığını ve nale ettiğini duyuyordum. "La ilahe illellahu hakken  hakken la ilahe illellahu teabbuden ve rikken la ilahe illellahu imanen ve tasdiken ve sidken" zikrini edince saymaya başladım. Tam bin kez bu zikri tekrarladı. Alnını secdeden kaldırınca yüz ve sakalının gözyaşlarıyla ıslandığını gördüm. Dedim: "Efendim, hüznünüzün sonu yok mu, ağlamanız son bulmayacak mı?" Buyurdu: "Ne diyorsun sen? Yakub b. İshak b. İbrahim, peygamber ve peygamberzâdeydi ve oniki oğlu vardı. Allah, oğullarından birini gözünden uzaklaştırınca, hüznünden, başının saçları ağardı, beli büküldü, ağlamaktan gözleri görmez oldu. Halbuki oğlu yaşıyordu, ancak ben babamın, kardeşimin ve ehl-i beytimden on yedi kişinin öldürüldüğünü, topraklar üzerinde kaldığını gözlerimle gördüm. Nasıl ağlamıyayım, hüznüm nasıl son bulsun?" Müellif şöyle der: "Bu sözlerimi kim götürecek Kerbela şehidlerine: Siz ayrılığınızla, asla eskimeyecek ve hatta bizi eskitecek hüzün libası giydirdiniz bizlere. Onların vuslatıyla bizi güldüren felek şimdi firakıyla ağlatmaktadır. Onları kaybetmekle dünyamız karardı, oysaki karanlık gecelerimiz onların nuruyla aydınlanmıştı."