www.EhlibeytKutuphanesi.com  |  www.IslamKutuphanesi.com

İçindekiler

 


                                          ARAŞTIRMA YA BAŞLAMAM

        Kitapları, kütüphane yaptığım odaya dizdim ve bir kaç gün istirahata çekildim.

        Yeni ders yılının başlamasıyla iş programım belli oldu; haftanın üç gününü peşpeşe görev yapacaktım ve kalan dört gününde ise boş idim. Böylece gelen kitapları okumaya başladım.

        İlk önce Akaid'ul'İmamiyye (Şianın aslı ve esasları) ve, Esluş şia ve usulu'hal (Şiâ'nın aslı ve esasları) isimli kitapları okudum. Şianın fikir ve inançlarının esasları hakkında gönlüm rahatladı.

        Sonra Seyyid Şerefuddin'in yazmış olduğu "El Muracaat" isimli kitabı okumaya başladım. Bu kitapdan ilk bir kaç
------------------

1- Esluş'şia ve usulu'ha ve Şia inançları adlı kitabın Türkce lercümeleri Türkiyede yayınlanmıştır(Mütercim)

92

sayfasını okumam, ona tamamen cezbolmam için yetti. Bu kitap beni kendisine öyle bağlamıştı ki mecbur kalmayıncaya dek onu elirnden bırakmıyordum. Hatta bazı zamanlar onu kendimle birlikte okula götürüyordum.

        Bu kitapta, bir şia aliminin, el -Ezher'in büyüğü olan bir sünni aliminin sorularını ve itirazlarını nasıl çözdüğünü onun anlayamadığı şeyleri ona anlattığnı görmem beni çok şaşırttı.

        Bu kitapta aradığımı bulmuştum; Çünkü diğer kitaplar gibi bu kitapta, yazarı bir soru ve itirazIa karşılaşmadan istediğini yazıp geçtiği bir eser değildi. Bu kitap, iki ayrı mezhepten olan büyük alimin tartışmalarını içine almıştı. Her bir alim diğerinin sözlerini tam bir titizlik ve dikkatle inceliyor ve küçükden büyüğe kadar hesap soruyor karşıdakine. Ve tartışmalarında her iki taraf müslümanların ilk temel kaynağına (Kuran ve sünnülerin Sihahlarının da kabul ettiği sünnet'e) istinat ediyor.

        Haddi zatında bu kitabın tartışmaları benim gibi hakikatı arayan ve onu kabul etmeye kararlı olan bir insan için güzel bir kaynak sayılırdı. Onu okurnam bana oldukça faydalı oldu bu kitabın benim üzerimde büyük hakkı vardır.

        Sözkonusu kitapta, sahabenin Resulullah'ın emirlerine uymadıkları mevzuunu okudum. Bu konuya orada bir kaç misal zikretmiştir. Bu misalierden biri "Perşembe gününün musibeli" diye bilinen bir vakiadan ibaretti.

        Ben Ömer efendimizin, Hz. Resulullah(S.A.V)ın sözlerine itiraz ederek Resulullah'ı saçmalamak ve sayıklamakla suçlayabildiğine inanamıyordum. İlk önce bu rivayetin tek kaynağının şiâ kitapları olduğunu sanıyordum. Ama bu şiâ aliminin bu rivayeti Sahih'i Buhar'ı ve Sahih'i Müslim'den nakletliğini görünce artık çok şaşırdım ve kendi kendime dedim ki: "Eğer bu rivayeti Sahih'i Buhari de bulursam muhakkak bu, benim görüşümde etki yapacaktır; bazı fikirlerimi yeniden

93


gözden geçirmem gerekecek".

       
Konuyu araştırabilrnek için başkente gittim oradan, Sahih'i Buhari, Sahih'i Müslim, Müsned'i İmam Ahmed, Sahih'i Tirmizi, İmam Malik'in Müvatta'sını ve bunlardan başka da diğer bir kaç meşhur eseri aldım. Eve ulaşmayı bile beklemeden başkentle Kafse arasında çalışan umumi otobüste Sahih'i Buhari'yi açıp "Perşembe gününün musibeti"denen hadiseyle ilgili hadisleri aramaya başladım. İstemediğim halde Seyyid Şerefuddin'in kitabında söz konusu hadiseyle ilgili naklettiği hadisin aynı şekilde sahih-i Buhari'de yeraldığını gördüm ve şaşırdım ilk önce nakledilen bu hadiseyi kökten inkar etmeğe çalıştım. Gerçekten Hz. Ömer'in böyle bir tutuma sahip olmasına inanamıyordum, ama Ehli sünnet ve cemilatin sihahlarında gelen hadisi inkar etmek benim ne haddimdi? Çünkü biz hep sahih-i Buhari başta olmak üzere. Sihah'a inanıp onun doğruluğuna şehadet ederiz; Eğer onda şüphe edersek yahut onun bir kısmını inkar eder yalanlarsak ilk önce o kaynaktan, sonra da tüm iikiiidimizden el çekmemiz liizım gelir.

        Elbette şiâ hocası bu hadisi kendi kitaplarından nakletmiş olsaydı ona inanmazdım. Ama Ehl-i sünnet ve cemaalin temel kitaplarından naklettiği için itirazıma bir yer kalmamıştı.

        Bu kaynaklar bizim yanımızda kur'an'dan sonra en doğru kitap sayılırlar.

        O halde onun içindekilere inanmalıyım; Yoksa Sihah'ın tümünde şüphe etmek lazım gelirdi Bu ise İslam ahkamına olan iıimadımızın sarsılmasına sebep olurdu. Çünkü İslam ahkarnı kur'an-ı Kerim'de üstü kapalı bir şekilde ve tefsilatına inilmeksizin zikrolunmuştur. Risalet döneminden (Asr-ı Sciidet'ten) uzak olan bizler için dinimizin hükÜmlerini öğrenmenin tek yolu bu sih::ıh'lara başvurmaktır. Bizim için nesiller boyunca dinin ahkamını öğrendiğimiz bu kiıaplardan el

94


çekmek asla mümkün değildir.

        Sonunda ben kendi kendime bütün zorluklarına rağmen bu tür konuları köklü bir şekilde incelerneyi kararlaştırdım. Ve ahd ettim ki, bir fırkanın inandığı ve diğer fırkanın kabul etmediği hadisleri bırakıp araştırmada yalnız şia ve sünnilerin doğruluğunda ittifak ettikleri hadislere istinat edeyim. Ben bu metodla bir yandan milli ve mezhebi taassublardan kaçınmayı ve diğer yandan da şüphe ve tereddütten kurtul up Allah'ın en büyük nimeti olan yakin'in zirvesine ulaşmağı hedef almıştım.

95