الصفحة الماضیة

şüpheler ve reddiyeler

 

 

Şüphesiz hiçbir şüphe ve eleştiriyle karşılaşmayan bir hak neredeyse yoktur; oysa Resulullah'ın Ehlibeyti aleyhimusselam'ın hak inançları tarih boyunca muhaliflerin yönelttikleri şüphelerle çelişmiştir ve tarih, bunun burada zikredemeyeceğimiz tanıklarıyla doludur; bu ise ancak Allah'ın kitabının Hz. Muhammed'in tertemiz Ehlibeyti'yle denkleştirilmesine ve yakınlaştırılmasına kin besleyen Emeviler'le Abbasiler'in meydana getirdiği öldürücü bir taassuptan başka bir şey değildir.

Resulullah'ın Ehlibeyti aleyhimusselam'ın sırlarından sayılan ric'at inancı da, şüphelerle kuşatılan ve bazı muhalifler tarafından Ehlibeyt aleyhimusselam'ın izleyici-lerinin kınanmasına neden olan bu inançlardan birisidir. Aşağıda ric'ati inkâr edenlerin yönelttikleri şüphelerin ve onların cevaplarının en önemlilerinden bir kaçına yer vereceğiz:

 

Birinci Şüphe:

Ric'at, teklifle çelişir.

 

Cevap:

Ric'atin teklifle çeliştiği sözü, bazı şiilerin, onu, insanların değil devletin dönüşü olarak yorumlamasından kaynaklanmaktadır ve bu konu gaybi şeylerden olduğu için hakkında kesin hüküm vermek imkansızdır. Fakat İmamiyye'nin ileri gelenlerinin çoğunluğu bunu redde-derek ric'atin ne teklifi gerektirdiğini ve ne de onu nefyettiğini, dünyaya dönen kimsenin teklifinin de geçersiz olmadığını (teklifin de kendisiyle birlikte geldi-ğini) söylemekte ve buna yönelen şüphelere şöyle cevap vermektedir:

Seyyid Murtaza der ki: Ric'at teklifli kaldırmaz. Ric'-atle birlikte teklif de geri döner. Dolayısıyla hiç kimse, dünyaya dönen birisinin artık teklifinin olmadığını sanma-malıdır. Teklif, mucizelerle ve apaçık nişanelerle sahih olduğu gibi ric'atle de sahihtir. Çünkü bütün bunlarda farz bir ameli yapmaya ve çirkin bir işten sakınmaya zorlama söz konusu değildir.[1]

Ancak, bazıları, ric'atin, hakkın zuhuruyla sevap yo-luyla mümini sevindirmek için olduğunu söyleyerek, ric'at edecekler hakkında hiçbir teklifin sahih olmadığına inandıkları için dünyaya dönecek olanların teklifi olduğunu ispatlamaktan kaçarlar. Seyyid Murtaza der ki: Bu görüş doğru değildir. Çünkü İmamiyye arasında, Allah Teala'nın ölen müminlerden bazılarını İmam Mehdi aleyhisselam'a yardım etmeleri, onun düşmanlarıyla savaşıp galip gelmesinde kardeşlerine yardımcı olmaları için dünyaya döndüreceğinde ve onların o hazrete yardım etmediklerinde kaybedecekleri şeyi o hazrete yardım ettiklerinde elde edeceklerinde ihtilaf yoktur. Ve bellidir ki sırf sevap için dünyaya döndürülen bir kişinin de İmam Mehdi'ye yardım etmesi, onun safında savaşması ve onu savunması gerekir.[2]

Ric'at görüşünün ispatlanmasından kaçanlar, ric'ati kişilerin değil, devletin, emir ve nehyin dönüşü olarak yorumlamışlardır. Bunun sebebi ise onların ric'ati savu-namayışı ve ric'atin teklifi kaldırdığını sanmalarıdır. Şeyh Ebu Ali Tabersi der ki: Kesinlikle böyle değildir. Çünkü burada farz bir ameli yapmak ve çirkin bir amelden sakınmak söz konusu değildir. Teklif, denizin yarılması ve asanın ejderhaya dönüşmesi gibi büyük mucizelerle ve açık delillerle birlikte sahih olduğu gibi ric'atle de sahihtir.

Ric'at, nakledilen rivayetlerin zahiriyle ispatlanmadığı için onu tevil etmek de doğru olmaz. Ric'at, rivayetlerce desteklenmesi dışında İmamiyye Şiası'nın icmasıyla da ispatlanmaktadır.[3]

 

Kafirlerin Tövbesi:

Eleştiri: Eğer ric'at edeceklerin teklifi olacaksa, cezalandırılmayı hakkeden kafirlerin de teklifi olması gerekir; bu durumda kafirler de tövbe ederek kurtulabi-lirler!

Şeyh Mufid diyor ki: Allah Teala, küfürlerinde halis olanları dünyaya döndürmek isterse, bu durumda Allah'ın düşmanı olan şeytanlar, onların Allah'a karşı isyan etmek için dünyaya döndürüldüklerini sanarak azgınlıklarını artıracaklardır. Allah Teala da mümin velileri vasıtasıyla onlardan intikam alacak ve onları tekrar döndürecektir. Böylece onların hepsi azap ve belaya uğrayacak ve cezaya çarptırılacaklar, yeryüzü azgınlardan temizlenecek ve din Allah'a has olacak; ric'at ise, geçmiş ümmetlerde değil, son ümmetin imanlarında halis olanlarında ve yine son ümmetin nifaklarında halis olanlarında olacaktır.[4]

Seyyid Murtaza ise buna şu iki cevabı vermiştir:

1- Cezalandırılmak ve azap görmek için dünyaya dönecek olan Allah'ın düşmanlarının teklifi yoktur; teklif, sadece Hz. Mehdi aleyhisselam'a yardım ve savunma için dünyaya dönecek olan Allah'ın velilerine hastır.

2- Allah'ın düşmanları her ne kadar mükellef olsalar da buna rağmen tövbeyi seçmeyebilirler. Çünkü daha önce de belirttik ki, ric'at, çirkin bir söz söylemeyi ve farz bir şeyi yapmayı gerektirmez; bu alandaki etkenler sabit değillerdir; ancak onların tövbeyi seçmeyecekleri ve ce-hennemde ebedi kalacakları kesindir.[5] Allah Teala buyu-ruyor ki:

]æÚóÏó Çááåõ ÇáãäÇİöŞöíäó æÇáãäõÇİöŞÇÊö æÇáßõİøÇÑö äóÇÑó Ìóåóäøãó[¡ æŞÇá ÊÚÇáì: ]æóáíÓÊö ÇáÊóæÈÉõ ááøóĞíäó íóÚãáõæäó ÇáÓóíÆÇÊö ÍÊì ÅĞÇ ÍóÖóÑó ÃÍÏóåõãõ ÇáãóæÊõ ŞÇáó Åäí ÊõÈÊõ ÇáÂäó æáÇ ÇáøóĞíäó íãæÊõæäó æåõã ßõİøÇÑñ[

"Allah münafık erkeklere ve münafık kadınlara ve kafirlere cehennem ateşini va'detmiştir. Onlar orada ebedi kalacaklardır."[6] Yine buyuruyor ki: "Yoksa kötü-lükler yapıp da nihayet ölüm kendilerine gelip çatınca: Ben tövbe ettim, diyenlere ve kafir olarak ölenlere tövbe yoktur (öylelerinin tövbesi kabul değildir). Onlar için acı bir azab hazırlanmıştır."[7]

 

İkinci Şüphe:

Ebu Kasım Belhi der ki: Ric'at câiz değildir; çünkü eğer ric'at olacak olursa insan ikinci dönüşe güvenerek günah işleyebilir.

 

Cevap:

Ric'ati kabul edenler, insanların hepsinin ric'at edeceğini söylememektedir; dolayısıyla ikinci dönüşe güvenerek günah işlemeleri söz konusu olamaz. Çünkü mükelleflerden her biri dönüş yapmayabilir ve bu da günahtan sakınmak için yeterlidir.[8]

 

 

Üçüncü Şüphe:

Kafirler, berzah aleminde Allah'ın azabını görüp kendilerinin batıl olduklarına yakin ettikleri halde öldük-ten sonra tuğyanlarına nasıl dönerler?

 

Cevap:

Şeyh Mufid diyor ki: Berzah aleminde kendilerine verilen azabı gören ve dünyada sapıklık içerisinde olduk-larına yakin eden kafirlerin dünyaya döndüklerinde tekrar günah işlemeleri hayret edici bir şey değildir. Allah Teala onların, [íóÇ áíÊóäÇ äõÑÏøõ æáÇ äõßĞøÈó ÈÂíÇÊö ÑÈøöäóÇ æäóßõæäó ãöä ÇáãÄãöäíäó] "Ah ne olurdu keşke biz (dünyaya) geri çevrilseydik de Rabb'imizin ayetlerini yalanlamasaydık, inananlardan olsaydık" diyeceklerini bildirdikten sonra şöyle buyu-ruyor:

]Èóá ÈóÏÇ áóåõã ãÇ ßóÇäõæÇ íõÎİõæäó ãöä ŞóÈáõ æáæ ÑõÏøõæÇ áóÚÇÏõæÇ áöãÇ äõåæÇ Úóäåõ æÅäøåõã áßóÇĞöÈõæäó[

"Hayır, daha önce gizlemekte oldukları, onlara göründü. Geri döndürülselerdi yine men' oldukları şeyi yapmağa dönerlerdi; çünkü onlar yalancılardır."[9]

 

Dördüncü Şüphe:

Ric'at, tenasüh inancını gerektirmektedir.

 

Cevap:

Bu şüpheyi cevaplamadan önce birkaç konunun açıklık kazanması gerekir:

1- Ehlibeyt İmamları aleyhimusselam'dan mütevatir olarak nakledilen rivayetler, tenasüh inancının batıl ve imkanız olduğunu vurgulamaktadır. Bu konuda Şia ittifak etmiş, bir çok makale ve kitaplar yazmışlardır.

Me'mun, İmam Rıza aleyhisselam'a, "tenasüh" görüşü hakkında ne diyorsunuz? diye sorunca İmam aleyhisselam, "Tenasühe inanan kafirdir ve cenneti yalanlamış olur."[10]

Şeyh Saduk ise şöyle der: Tenasüh görüşü batıl bir görüştür. Tenasühe inanan kafirdir; çünkü tenasüh, cennet ve cehennemi yalanlamayı içerir.[11]

2- Tenasühe inananlar, kıyamet ve ahireti yalanlayan batıl inaç sahibi kişilerdir. Aş'eri, "Mekalat-ul İslamiyyin" adlı eserinde Şia'nın ric'at inancıyla, Gulat(aşırıcılar)ın tenasüh inancı arasında şu şekilde fark gözetmiştir:

Rafiziler, ölülerin kıyametten önce dünyaya dönüşü konusunda iki gruba ayrılmışlardır:

a- Ölülerin kıyametten önce dünyaya döneceklerine inanmaktadırlar,[12] rafizlilerin çoğunluğunun görüşü budur;[13] ve yine İsrailoğulları'nda vuku bulan her şeyin bir benze-rinin bu ümmette de vuku bulacağına, Allah Teala'nın, İsrailoğulları'ndan bir grubu ölümlerinden sonra dirilttiği gibi bu ümmetten de bir grup ölüyü dirilteceğine ve kıyametten önce dünyaya döndüreceğine inanmaktadır.

b- İkinci grup ise her şeyin boş olduğuna inanan, kıyamet ve ahireti inkâr eden, kıyamet ve ahiret diye bir şeyin olmadığını, sadece ruhların başka bedenlere girdiğini söyleyenlerdir. Bu görüşe göre, iyi biri olursa ruhu zarar ve acı görmeyen bir bedene intikal eder ve eğer kötü birisi olursa ruhu zarar ve acı gören bedenlere intikal eder; bunun dışında bir şey yoktur ve dünya sürekli olarak böyle kalacaktır.[14]

Resulullah'ın Ehlibeyti aleyhimusselam'ın ve Şii tarihinin bize vermiş olduğu derslerden biri şudur: Onlar Gulat'ı tekfir eder ve onlardan uzak olduklarını ilan ederlerdi. Bu konuda onların burada değinemeyeceğimiz meşhur bahis-leri vardır.

Doktor Ziyauddin-i Ris, Şia fırkalarını saydıktan sonra şöyle diyor: Şia fırkalarına beşinci bir kol daha eklenmiş-tir, o da Gulat'tır. Ama gerçekte Gulat Şia'dan değildir, onların aşırıcılıkları onları İslam dairesinden çıkarmıştır.[15]

3- Ric'atin batıl tenasüh inancı olduğunu kabul ederek ric'ati reddedenler, tenasühle cismani mead arasında fark gözetmemişlerdir. Ric'at cismani mead türündendir. Tena-süh ise, ruhun bir bedenden ayrılarak diğerine intikalidir. Oysa cismani mead böyle değildir. Cismani mead, birinci bedendeki ruhun kişisel özellikleriyle dünyaya dönüşüdür; ric'at de böyledir.

Eğer ric'at tenasüh olsaydı bu durumda Hz. İsa aleyhisselam tarafından ölülerin dirilişi de tenasüh olurdu ve yine eğer ric'at tenasüh olsaydı diriliş ve cismani mead da tenasüh olurdu.[16]

Bundan böyle bilimde çocuklaşan birisi kalkıp da, "Ric'at düşüncesi, aralarında büyük fark olmasına rağmen Fisağuris'in  ileri sürdüğü tenasüh düşüncesine benzemek-tedir..." diyemez.[17]

 

Beşinci Şüphe:

Şiilikteki ric'at inancı, Yahudiliğin te'siriyle meydana gelmiştir!

Ahmet Emin "Fecr-ul İslam" adlı kitabında diyor ki: Şiilikteki ric'at inancı, Yahudiliğin te'siriyle meydana gelmiştir!

 

Cevap:

Ulemamızın ileri gelenleri, insaflı olmak isteyen hiçbir akıl sahibinin ileri süremeyeceği bu eleştiriyi çürütmüş-lerdir:

Şeyh Muzaffer diyor ki: Ben bu iddiaya karşı diyorum ki: Yahudilik de Kur'an-ı Kerim'in ric'at inancından etkilenmiştir; nitekim Kur'an-ı Kerim daha önce değindiği-miz ayetlerde ric'atten bahsetmiştir[18] ve burada şunu da ekleyerek diyoruz ki: Gerçek şu ki, Yahudilik ve Hıristi-yanlık, bir çok konuda İslamî inanç ve hükümlerle aynıdır. Çünkü Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih kendisinden önce gelen ilahi dinleri doğrulayıcı ve onaylayıcı olarak gelmiştir, fakat onlardan bazı hükümleri dışarı çıkarmıştır. Dolayısıyla, bu yazarın iddia ettiği gibi ric'atin Yahudi-lerin inancından olduğunu kabul etsek bile, bazı İslamî inançların Yahudilik veya Hıristiyanlıkta da olması İslam dini için bir kusur sayılmaz.[19]

Şeyh Kaşif-ul Gıta ise şöyle diyor: Ric'at inancı, Şiiliğin usulünden ve temel ilkelerinden birisi olmadığı için ‘Şiilikteki ric'at inancı, Yahudiliğin te'siriyle meydana gelmiştir!' diyerek onu kınamak doğru olmaz. Bir mektep hakkında ilmi seviyesi bu kadar düşük olan birisinin bu konuda susarak görüş belirtmemesi ve hakkından geleme-yeceği bir işi bırakması daha münasip olmaz mı?

Ric'at inancının Şiiliğin usulünden olduğunu kabul etsek bile, acaba Şiilerin bu konuda Yahudilerle görüş birliği içerisinde olması, Şiiliğin Yahudilikten etkilenmesine neden olabilir mi?! Yahudiler de Müslümanlar gibi tek olan bir ilaha ibadet edilmesi gerektiğini söylemektedirler. Acaba bu durumda, İslam'ın Yahudilikten etkilendiği söylenebilir mi?! Ve acaba bu, düşük bir söz ve cahilce bir delilden başka bir şey midir?![20]

 

Altıncı Şüphe:

]ÍóÊøóì ÅĞóÇ ÌóÂÁó ÃÍóÏóåõãõ ÇáãóæÊõ ŞóÇáó ÑóÈøö ÃÑÌöÚõæäö * áóÚóáøöí ÃÚãóáõ ÕóÇáöÍÇğ İöíãÇ ÊóÑóßÊõ ßóáÇøó ÅäøóåóÇ ßóáöãóÉñ åõæó ŞÂÆáõåóÇ æóãöä æóÑÂÆåöã ÈóÑÒóÎñ Åáì íóæãö íõÈÚóËõæäó[

"Nihayet onlardan birine ölüm geldiği zaman: Rabb'im der, beni (dünyaya) döndürünüz! Ki terk etti-ğim dünyada yararlı bir iş yapayım. Hayır, bu onun söylediği (olmayacak) bir laftır. Önlerinde tâ dirilecek-leri güne kadar bir perde vardır"[21] Kur'an-ı Kerim bu ayetlerde ölümden sonra dünyaya dönüşü reddetmektedir. Bunu göz önünde bulundurarak ric'at inancıyla bu ayet nasıl bağdaştırılabilir?

 

Cevap:

a- Bu ayette hükmü genelleştirecek hiçbir kelime yoktur. Dolayısıyla ayet onlardan hiç birinin ric'at etmeyeceğine işaret edebilir; çünkü daha önce de değindiğimiz gibi ric'at özeldir.

b- Bu ayetten anlaşılan, ric'at ve dönüş talebinde bulunanların, ölümden önce böyle bir talepte bulunduk-larıdır; bizim savunduğumuz ise ölümden sonraki ric'attir. Dolayısıyla, bu ayet, bu anlamdaki ric'atin doğruluğuyla çelişmemektedir.

c- Bu ayetin zahirinden anlaşılan, onların dünya haya-tına mükellef olarak dönmek istedikleridir; hatta ayetin sarih anlamının da bu olduğunu söyleyebiliriz. Biz ise kesin bir şekilde ric'atte mükellefiyetin olacağını söylemi-yoruz. Bu durumda yapılan bu iddialar geçerli değildir ve bu gaybî ilme bağlı bir şeydir ve bunu ancak gelecek orta-ya koyacaktır.[22]

 

Yedinci Şüphe:

Ric'at hadisleri uydurmadır.

 

Cevap:

Bu iddianın hiçbir geçerliliği yoktur. Çünkü ric'at, Ehlibeyt İmamları aleyhimusselam'dan gelen mütevatir hadisler gereğince zaruriyattandır. Bu iddia doğru olsaydı, Şia düşmanlarının bu kadar fazla kınamaları karşısında ric'ate bu kadar itibar edilmezdi. İslam mezheplerinde sarih nassa dayanmayan nice inançlar vardır ki bu inançları güdenler, tekfir edilemez; bu inançların erbabı, İslam'dan çıkmış sayılamaz. Bunun, Peygamber sallallah'u aleyhi ve âlih'in yanıldığına, haşa, isyan edebileceğine, şeytanın, vahiy sırasında kendilerine bazı sözler ilka ettiğine, bunları da vahiy sanarak okuduğuna, vaid hususundaki telakkiye, cenab-ı Peygamber sallallah'u aleyhi ve âlih'in kendilerine halife tayin buyurmadığına; yahut Kur'an'ın mahluk olmadığına inanmak gibi bir çok örneği vardır.[23]

Kitabın ikinci bölümünde üçüncü delilde, güvenilir kişilerin Ehlibeyt İmamları aleyhimusselam'dan naklettikleri mütevatir hadisler gereğince, Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih'in tertemiz soyundan olan Ehlibeyt İmamları aleyhimusselam tarafından ric'atin sabit olduğunu açıklamıştık.

 

Sekizinci Şüphe:

Ric'at Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih'in zamanına hastır.

Ric'atin, Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih'in mucize ve delillerinden olduğu için ancak o hazretin zamanına has olduğu söylenmektedir.

 

Cevap:

Şeyh Tabersi diyor ki: Bu görüş yanlıştır; çünkü bizce ve hatta İslam ümmetinin büyük çoğunluğunca, mucize-lerin İmamlar ve evliyalar tarafından da gösterilmesi câizdir; usul kitaplarında bunun delilleri açıklanmıştır.[24]

 Her şeyin başında ve sonunda hamd Allah'a mahsustur ve son duamız şudur: Hamd alemlerin Rabb'i Allah'a mahsustur.

 


[1] - Resail-uş Şerif Murtaza, c.1, s.126; Rey şehrinden gelen meseleler.

[2] - Önceki kaynak, c.3, s.136 Dimeşkiyat.

[3] - Mecma-ul Beyan, c.7, s.367.

[4] - Mesail-us Serviyye, s.35. Beşinci bölümde Şeyh Mufid'in bu soruya vermiş olduğu geniş cevaba değindik.

[5] - Resail-uş Şerif Murtaza, c.3, s.137 Dimeşkiyat.

[6] - Tevbe, 68.

[7] - Nisâ, 18.

[8] - Mecma-ul Beyan -Tabersi-, c.1, s.242.

[9] - el-Mesail-us Serviyye -Şeyh Mufid-, s.36 ve En'am suresi, 27-28.

[10] - Bihar-ul Envar -Meclisi-, c.4, s.320.

[11] - İ'tikadat -Meclisi-, s.62.

[12] - Ölülerin tümü dönmeyecektir; üçüncü bölümde açıkladığımız gibi ric'at özel bir gruba hastır.

[13] - Üçüncü bölümde, İmamiyye'den bazılarının ric'ati ayetlerin zahiriyle çelişen bir anlamda yorumladıklarını açıklamıştık.

[14] - Mekalat-ul İslamiyyin -Ebu Hasan-il Aş'eri-, c.1, s.114.

[15] - en-Nezeriyyat-us Siyasiyyet-il İslamiyye, s.64, miladi 1967 basımı.

[16] - Akaid-ul İmamiyye -Muzaffer-, s.110. İlahiyyat, c.2, s.809. el-Milel-u ve'n Nihel, c.6, s.364.

[17] - eş-Şiat-u ve't Tashih -Musa Musevi-, s.142-143.

[18] - Kitabımızın baş tarafında, Kur'an-ı Kerim'in ric'atle ilgili ayetlerine değindik. Bu ayetler geçmiş ümmetlerde de ric'atin olduğuna delalet eder; Kur'an-ı Kerim bunları, tevil edilmesi mümkün olmayacak bir açıklıkla zikretmiştir.

[19] - Akaid-ul İmamiyye -Muzaffer-, s.112.

[20] - Asl-uş Şia ve Usuliha, s.167. Seyyid Muhsin Emin Amuli A'yan-uş Şia kitabının mukaddimesinde, c.1, s.56-57'de bu meseleye değinmiş ve onu reddetmiştir.

[21] - Müminun, 99-100.

[22] - el-İykaz-u min'el Hic'a -Hürr-ü Amili- s.422.

[23] - Akaid-ul İmamiyye -Muzaffer-, s.110.

[24] - Mecma-ul Beyan -Tabersi-, c.1, s.242.

 

index