[1]- Vesailü’ş-Şia, Kitab-ı Hacc, bab.122, Muaşeret hükümleri bablarından, hadis.7

[2] - Kasas, 15

[3] - Saffat, 83

[4]- Şehristanî, el-Milel ve’n-Nihel, c.1, s.146

[5]- Arapçası “Fırakü’ş-Şia”dır.

[6]- Ş.Müfid, Evailü’l-Makalat, s.36

[7]-  Aynı kaynak, s.38

[8]- İbn-i Asakir, Tarih-i İbn-i Asakir, c.2, s.44, Suyutî, ed-Durru’l-Mensur, c.8, s.5890

[9]- İbn-i Hacer, Savaik el-Muhrike, bab.11, bölüm.1

[10]- İbn-i Esir, en-Nihaye, “ga-ma-ha” maddesi.

[11]- Tarih-i İbn-i Asakir, c.1, s.131

[12]- Sübhani, el-Milel ve’n-Nihel, c.6, s.104

[13]- Hadid, 26

[14]- Bu hadis bir çok Şia ve Sünnî kaynaklarında nakledilmiştir. Sünnî kaynakları içerisinden şunları sayabiliriz: Tâberî,, Tarihi’l-Umem ve’l-Mülük, (310 h.k), c.3, s.62-63, İbni Esir, el-Kâmil fi’t-Tarih (630 h.k), c.2, s.40-41, Müsned-i İmam Ahmed İbn-i Hanbel, müsned-i A’şere bi’l-Cennet, no:841

[15]- Gaffari’ye göre, “Teşeyyu” ya “İslamı Asil” (Gerçek İslam) s.10. Bu hadis Şia olmayanlar tarafından on beş yolla nakledilmiştir. Bkz. Müstedrek-i Hakim-i Nişaburi, Sevaiki Muhrike, İbn-i Hacer, Kenzü’l-Ummal ve Yenabiü’l-Meveddet.

[16]- et-Tirmizî, Sünen, Kitabü’l-Menakîb, hadis.3647

[17]- İbn-i Kesir (ö.774), el-Bidaye ve’n-Nihaye, c.7, s.359

[18]- Örnek olarak bkz: İbn-i Hacer, el-İsabe fi Temyizi’s-Sahabe ve İbn-i Kesir, el-Bidaye ve’n-Nihaye, c.7, s.36

[19]- Mes’udi, İsbtü’l-Vasiyye, s.121

[20]- Nasr b. Mezahim, (212 h.k) Vak’atu Sıffin (Sıffin olayı)

[21]- Ebu Mihnef, Maktalü’l-İmam Hüseyin, s.15

[22]- Örnek olarak bakınız; Buhusun fi’l-Milel ve’n-Nihel, c.6, s.109-110, yazar; Cafer Sübhani, Seyit Ali Medenî, (1120 h.k) ed-Derecât er-Refie’t fi Tabatatü’ş-Şia el-İmamiye kitabında Peygamber (s.a.a) ashabından Şia olan altmış dokuz kişinin ismini zikrediyor. Seyit Abdulhüseyin Şerefuddin (1377 h.k) “el-Fusulu’l-Mühimme fi Te’lifi’l-Ümme” kitabında Peygamber (s.a.a)’in ashabından Şia olan iki yüzden fazla kişinin ismini alfabetik sıraya göre zikretmiştir. Bu sıra Ebu Rafi’ ile başlıyor ve Yezid ibn-i Husere Ensarî ile bitiyor. Ehl-i Sünnet âlimlerinden Yusuf ibn-i Abdullah (456 h.k) “el-İsti’ab” kitabında ibn-i Esir “Usdu’l-Gabe” kitabında ve İbn-i Hacer (852 h.k) “el-İsabe” katabında bazı önemli Sadr-ı İslam Şialarının isimlerini zikretmektedir.

[23]- Fussilet, 42

[24]- Vâkıa, 79

[25]- Muzaffer, Akaidü’l-İmamiye, s.26

[26]- Hicr, 9; Hiç kimse Kurân’a bir şeyin eklendiğini söylememektedir. Kurân’ın tahrifi konusunda sadece bazı ayetlerin eksiltildiği iddia edilmiştir. Buna göre bir ayet, Kurân’ın tahrif olmadığını ispatlayabilir. Böyle bir durumda bu ayetin de eklendiği düşünülemez.

[27]- Ahzap, 21

[28]- Necm, 3

[29]- Haşr, 7

[30]- Ehl-i Sünnet içindeki genel görüş Peygamber (s.a.a)’i görüp de O’na inanan herkes O’nun sahabesidir; her sahabenin söz ve davranışı hüccettir. Bu görüşe göre her zaman Peygamber (s.a.a) ile beraber olan ve O’nunla sıkı bir ilişkide bulunan Ali (a.s) ve Fatıma (s.a) gibi Peygamber’in (s.a.a) Ehl-i Beyt’i İslam’ı tanımakta mutlaka sağlam kaynaklardandır.

[31]- İbn-i Şehrî Âşub, el-Menakîb, c.4, s.247

[32]- Sahih-i Müslim, c.4, s.1883, hadis.2424 (Kitab-ı Fezâili’l-Sahabe, bab-ı fezâil-i Ehl-i Beyt, 44500

[33]- Sahih-i Müslim, hadis.2408, kitabı-ı fezâili’l-Sahabe, 4420

[34]- Zamahşarî, Keşşâf, c.4, s.220, (Şura suresinin 23. ayetinin açıklamasında)

[35]- Richard, Şi’î İslam, s.5 (Özet olarak)

[36]- Âl-i İmran, 182, Enfal, 51, Hacc, 10

[37]- Fussilet, 46

[38] - Nisa, 40

[39]- Yunus, 44

[40]- Mâide, 8

[41] - İmam Ali (a.s) Peygamber’in (s.a.a) damadı,amcasının oğlu ve aynı zamanda İslam dinine ilk iman getiren kimsedir. İmam Ali (a.s) Peygamber’in (s.a.a) evinde O’nun terbiyesi altında büyümüştür.

[42]- Şiî ve Sünnî kaynakların naklettiği hadislere göre Peygamber (s.a.a) kendinden sonra on iki tane imamın geleceğini bildirmiştir. Örnek olarak; Buhari, “Sahih-i Buhari” kitabında Peygamber’den (s.a.a) şöyle naklediyor: “Benden sonra on iki tane imam gelecektir.” Bu sırada ravi Peygamber (s.a.a)’in bir şey söylediğini ama duymadığını söylüyor. Sonra orada yanında bulunan babasına Peygamber (s.a.a)’in ne söylediğini soruyor. Babasının Peygamber (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu söylüyor: “Bunların hepsi Kureyş’ten olacaktır.” (Sahih-i Buhari, Kitabü’l-Ahkam, hadis.6682) Müslim de “Sahih-i Müslim” kitabında, bu hadisi şöyle nakletmektedir:

Bu hadisin râvisi, babası ile beraber Peygamber’in (s.a.a) bulunduğu bir yere gitmişlerdi. Orada Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Bu din benden sonra on iki tane imam gelene kadar devam edecektir.” Sonra râvi Peygamber (s.a.a)’in bir şey söylediğini ama anlamadığını ve babasından sorduğunu, babasının da Peygamber (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu ekliyor: “Onların hepsi Kureyş’ten olacaklardır.”

Örnek olarak bkz: Sünen-i Tirmizi, Kitabü’l-Fiten, hadis.2149, Müsned-i Ahmed ibn-i Hanbel, Müsnedü’l-Basriyyin, hadis.19920)

[43]- Enbiya, 105

[44]- Kasas, 5

[45]- Sünen-i Tirmizi, Kitabü’l-Fiten, hadis.2156 ve 2157; Sünen-i ebu Davut, Kitabü’l-Mehdi, hadis.3733 ve 3734, ebu Davut’un nakline göre Peygamber (s.a.a) bu hadisin devamında şöyle buyuruyor: “O yeryüzünü zulümle dolduktan sonra adaletle dolduracaktır.”; Müsned-i Ahmet, Müsnedü’l-aşeretü’l-Mübeşşirin, hadis.734; Sünen-i ibn-i Mace, hadis.2769

[46]- Sünen-i ibn-i Mace, kitabü’l-Fiten, hadis.4075, Müsned-i Ahmet, Müsnedü’l-aşeretü’l-Mübeşşirin, hadis.610

[47]- Sahih-i Müslim, Kitabü’l-İmam, hadis.225; Müsned-i Ahmet, Müsnedü’l-Mükessirin, hadis. 14193 ve 14595

[48] - Ayrıntılı bilgi için bakınız: Caferi Fıkhına Göre Namaz, Alulbeyt Yayınları.

[49]- Sabah namazı iki rekat olup fecir vaktinden sonra ve güneş doğmadan önce kılınmalıdır.öğle ikindi namazı her biri dört rekat olup sırasıyla güneşin tam tepeden biraz batıya doğru geçmeye başlamasından,batmasına kadar geçen zaman diliminde kılınmalıdırlar. Akşam namazı üç rekat ve yatsı namazı da dört rekat olup sırasıyla güneşin batmasından gece yarısına kadar olan zaman diliminde kılınmalıdırlar.

[50] - Ayrıntılı bilgi için bakınız: Caferi Fıkhına Göre Namaz, Alulbeyt Yayınları.

[51]- Ankebut, 45

[52]- Fıkıh kitaplarında ki açıklamalara göre hasta ve yolcular, oruç tutmaktan muaftırlar; hatta sağlıklarına zararlı olan kimselerin oruç tutmaları da haramdır.

[53]- Bakara, 183

[54]- Hacc, 26,27 ve 28

[55]- Âl-i İmran, 96-97

[56]- Hadid, 11

[57]- Zâriyat, 19

[58]- İmam Ali (a.s), Nehcü’l-Belağa, hikmet.328

[59]- Tevbe, 103

[60]- Enfal, 41

[61]- Hûd, 61

[62]- Hacc, 39,40,41

[63]- Nisa, 75

[64]- Bakara, 193

[65]- Fecr, 27,28,29,30

[66]- Tevbe, 20,21,22

[67]- Usul-u Kâfi, iman ve küfür kitabı, “Allah için sevmek ve Allah için düşmanlık etmek” babı. Deaimi’l-İslam babı, c.1. Bu konu, mezkur babın diğer hadislerinde de zikredilmiştir.

[68]- Usul-u Kâfi, iman ve küfür kitabı, “Allah için sevmek ve Allah için düşmanlık etmek”, c.6

[69]- Aynı adres, hadis.5

[70]- Tevellâ ve teberrâ hakkında daha fazla bilgi edinmek için şu kitaplara başvurabilirsiniz: Şehit Ayetullah Destgayb, Büyük günahlar, c.2, bab.39, Farz bir ameli terk etmek, s.222 ve 225

[71]- 1 Ocak 2002 yılında, Birleşik Amerika Eyaletlere resmî istatistik idaresinin bilgilerine göre dünya nüfusu 6.196.141.294 olarak tahmin edilmiştir. Müracaat ediniz; www.census.gov

[72]- Britanica (Delüks versiyonu nüshası). Bu kaynağa göre 1998 yılında dünyada ki Müslümanların sayısı 1.164.622.000 yani yaklaşık  dünya nüfusunun %19,6’sı kadardır.

[73]- Aynı kaynak.

[74]- Müslümanların geri kalanını oluşturan Ehl-i Sünnet’in dağılımı şu şekildedir: Hanefiler (Mısır, Lübnan, Suriye, Ürdün, Irak ve Türkiye), Mâlikiler (Fas ve Sudan), Şafiîler (Suriye, Yemen, Umman, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Ürdün, Mısır ve Türkiye) Hanbeliler (Suudi Arabistan ve Katar)

[75]- Yann Richard, Şiî İslamı, s.2; Md-R-Djalili’nin yazmış olduğu “Religion et Revolution” Paris, 1981, s.23 ve M. Momen’in yazmış olduğu “An introduction to shii Islam”’a  (New Haven ve Londra, 1985) s.264, dayanarak istatistik vermiştir.

Bu sıralamaya göre Richard’ın yaptığı istatistikler 1970 ile 1980 yılları arasıyla ilgilidir. Richard’ın görüşüne göre Şia nüfusunun dağılımı şu şekildedir:

Irak  :   %55 (18.000.000)

Bahreyn: %70 (170.000)

Kuveyt: %24 (137.000)

Katar: %20 (50.000)

Birleşik Arap Emirlikleri: %6 (60.000)

Suudi Arabistan: %7 (440.000)

Lübnan: Üçte biri (1.000.000)

Hindistan: 80 milyon Müslüman nüfusunun %15-20’si; bütün Hindistan nüfusunun ise %12’sini Müslümanlar oluşturmaktadır.

Pakistan: 12.000.000

Afganistan: %15 (2.500.000)

Azerbaycan: 4.500.000

Türkiye: 1.500.000 (Aleviler hariç)

Suriye: 50.000 (Aleviler hariç) veya 4.900.000 (Alevilerle beraber)

[76]- Ne yazık ki Müslüman nüfusun geneli ve Şiî’nin bu nüfus içerisindeki yeri hakkında dakik bir istatistik, elimizde bulunmamaktadır. Yukarıda açıklananların hepsi elimizde bulunan birkaç kaynağa dayanmaktadır. Bu hususta başka görüşler de vardır. Örnek olarak; Şiîlerin bütün Müslümanların %23’ünü, Hanefiler’in %31’ini, Malikiler’in %25’ini, Şafiîler’in %16’sını ve Hanbeliler’in %4’ünü oluşturduğunu söyleyen kaynaklarda vardır. (Seyit Mustafa Kazvinî, Şia hakkında ki araştırmalar, s.4, mezhepler bülteninin yayınına göre, c.17, no:4, Aralık 1998, s.5) müracaat edebilirsiniz.

[77]- Metinde bulunan istatistikler Britanica (2002)’ye göre ve 1998 yılına aittir. Buna göre, son birkaç yılda mutlaka toplumların nüfusunda artış yaşanmıştır. Ama yüzdelerde önemli bir değişiklik gerçekleşmemiştir. Şunu da söylemek gerekir ki yukarıda açıklanan fihrist elde bulunan ve dakik bir araştırmaya dayanmayan bazı kaynaklara göredir. Bu yüzden Avrupa kuruluşları ve ortakları olan MEDEA’nın istatistiklerine göre %10’u Şia olan Katar gibi bazı ülkeler bu fihristte yer almamıştır.

[78]- Afganistan nüfusunun yaklaşık %18’i on iki imam Şiası ve %2’sinden azı da  İsmailî’dir.

[79]- CWF’ye göre Bahreyn’deki Müslüman nüfusunun %70’ini Şiîler oluşturmaktadır. MEDEA’ya göre Bahreyn nüfusunun %85’ini Müslümanlar oluşturmaktadır. (Çoğunluğu Arap ve yaklaşık 70.000’i İran’lıdır.) Arap Şialarını anlatan “Unutulmuş Müslümanlar” (1999, s.120) isimli kitaba göre, Bahreyn’de bulunan Şiîler yerli nüfusun %70’ini oluşturmaktadırlar.

[80]- CWF’ye göre Şiîler İran nüfusunun %89’unu oluşturmaktadır.

[81]- CWF’ye göre Irak nüfusunun %60 ile %65’ini Şiîler ve %32 ile %37’sini de Ehl-i Sünnet oluşturmaktadır. MEDEA’ya göre Şiîler %65 ve Ehl-i Sünnet %32’sini oluşturmaktadır. Arap Şialarını anlatan “Unutulmuş Müslümanlar” (1999, s.87) isimli kitaba göre Irak nüfusunun %55 ile %60’ını Şiîler oluşturmaktadır. Aynı şekilde bu kaynak kitapta, yirminci yüzyılın yetmişli yıllarında, Iraklı Şiîlerin bir çoğunun ülkelerini terk ettikleri ve İran’a, Suriye’ye, İngiltere’ye ve diğer ülkelere yerleştiklerini yazmaktadır.

[82]- Metinde kaynak olarak istifade edilen Britanica ansiklopedisinde Şiîlere değinilmemiştir. Fakat CWF’ye göre 2000 yılındaki Müslümanların yaklaşık nüfusunun %92’sini Ehl-i Sünnet, Şia ve Dürzüler de dahil olmak üzere diğer Müslümanlar %2’sini ve Hıristiyanlar %6’sını oluşturmaktadırlar.

[83]- Metinde kaynak olarak istifade edilen Britanica ansiklopedisinde Müslümanlar (Dürziler hariç) %55,3 olarak zikredilmiştir. CWF’ye göre Müslümanlar (Şia, Sünnî, Dürzi, İsmailî, Alevi ve Nusayrî) Lübnan nüfusunun %70’ini oluşturmaktadırlar. MEDEA’da aynı şekilde Müslümanları (Resmi olarak tanınan İslamî beş mezhep: Şia, Sünnî, Dürzî, İsmailî, Alevî ya Nüsayrî) %70 ve Hıristiyanları da %30 olarak zikretmektedir. Arap Şialarını anlatan “Unutulmuş Müslümanlar” (1999, s.203) isimli kitaba göre, Şiîler Lübnan nüfusunun %30-40’ını oluşturmaktadırlar ve en büyük mezhep olarak tanınmaktadırlar.

[84]- CWF’e göre Abazalar %75; Şiîler, Sünnîler ve Hindular hepsi %25.MEDEA’ya göre Müslümanların hepsi %75 dir ki hepsi Abazalardır.

[85]- CWF’ye göre Pakistan nüfusunun %77’sini Ehl-i Sünnet; %20’sini Şia ve %3’ünü Hıristiyanlar, Hindular ve diğer dinler oluşturmaktadır. “Arap dünyasının dışında İslam” (1999, s.225) isimli kitaba göre Pakistan nüfusunun %96’sından fazlasını Müslümanlar oluşturmaktadır ve bunun yaklaşık %15 %20 arası Şiadır.

[86]- CWF Arabistan Şiîlerinden, diğer ülkelerin bazılarından fazla olmalarına rağmen söz etmemektedir ve sadece ülke nüfusunun %100’ünün Müslüman olduğunu yazmaktadır. MEDEA’ya göre ülke nüfusunun %2,5’ini Şiîler ve %97’sini de Ehl-i Sünnet oluşturmaktadır. Arap Şiîlerini anlatan “Unutulmuş Müslümanlar” (1999, s.180) isimli kitaba göre, Arabistan hükümeti, Şiîlerin sayısını 300.000 (%2-3) olarak ilan etmektedir. Ama Şiîlerin gerçek sayısı rahatlıkla yarım milyonun üzerinde tahmin edilebilir.

[87]- CWF’e göre Suriye nüfusunun %74’ünü Ehl-i Sünnet, %16’sını Aleviler, Dürziler ve diğer Müslümanlar ve %10’unu da Hıristiyanlar oluşturmaktadır. MEDEA’ya göre Ehl-i Sünnet %75, Aleviler %11, Hıristiyanlar %10 ve Dürziler %3’tür.

[88]- CWF Türkiye’deki Şiîlerin sayısına hiç değinmeden sadece ülke nüfusunun %99,8’ini Müslümanların (genellikle Sünnîler) oluşturduğunu söylemektedir. İlginç olan şudur ki MEDEA Türkiye’deki Şiîlerin sayısına değinmemekle kalmayıp bütün Müslüman nüfusunun hepsini Sünnî olarak bildirmiştir. “Ehl-i Sünnet %99; diğer dinler (Hıristiyan ve Yahudiler)%1), Arap dünyasının dışında İslam (1999, s.133) isimli kitaba göre Türkiye nüfusunun %70-80’ini Sünnîler ve geri kalan %30’unu da Aleviler oluşturmaktadır. Westerland  Svanberg (1999, s.133)’e göre Türkiye nüfusunun %20-30’unu Aleviler oluşturmaktadır.

[89]- İslam Konferansı  Teşkilatı’nın istatistiklerine göre.

[90]- CWF Yemen’deki Müslüman nüfusunun, Ehl-i Sünnet mezhebinden olan Şafiîleri ve Şiî mezhebinden olan Zeydileri içerdiğini bildirmektedir. Fakat bu konuda rakam vermemiştir. MEDEA ise Ehl-i Sünnet’i %55 ve Zeydileri %44 olarak bildirmektedir.