Risâletu'l İ'tikadati'l İmâmiyye

 Şii-İmâmiyye'nin İnanç Esasları

İÇİNDEKİLER

ONYEDİNCİ BÖLÜM

 

KABİR SORULARI HAKKINDAKİ İNANÇ

 

 

Allah rahmet eylesin Şeyh Ebu Cafer der ki: Kabirdeki sorgu-sual hakkındaki inancımız sudur:Kabir sorusu haktır ve ondan kurtuluş yoktur. Uygun şekilde cevaplar veren, kabrinde rahatlığa ve güzel kokulara; ahirette de Cennetu'l-Me'va'ya kavuşacaktır. Ama uygun şekilde cevap vermeyene, kabrinde "kaynar sudan ziyafet verilir"1 ve o, öbür dünyada cehennem ateşinde kızartılır.

 

 Kabir azabının çoğunluğu, başkalarını çekiştirip iftirada bulunma, kötü ahlaklı olma ve idrarın pisliğine aldırmama yüzünden olur.

 

 Sadık bir mü'mine kabirde uygulanan işkencenin en sert şekli, göz kapağının elde olmadan titremesi (82) veya kan aldırma (hacamat) gibidir. Bu azablar, ölüm anında keffaretini ödemediği endişeleri, ıstırapları, hastalıkları ve şiddetli acılarınm doğurduğu günahlarının keffareti içindir.

 

Allah'ın salat ve selamı üzerine olsun Allah'ın Resûlü, Mü'minlerin Emiri'nin (a.s.) annesi Fatıma binti Esed'i, kadınlar onun cenazesini yıkadıktan ve tabutunu onun (Hz. Peygamber) omuzuna taşıdıktan sonra, kendi gömleği ile kefenlemişti. Hz.Peygamber, tabutu, onun kabrine getirilinceye kadar taşımaya devam etti. Sonra Hz.Peygamber, kabrin içine girdi; sonra doğrularak onu kollarının arasına aldı ve kabire yerleştirdi. Bundan sonra uzun bir süre fısıldayarak ve ona "senin oğlun, senin oğlun"
diyerek, üzerine doğru eğildi. Sonra kabirden çıktı ve üzerine toprak atarak düzeltti. Sonra kabrin üzerine eğildi; halk onun şöyle söylediğini işitti: "Allah'dan başka ilah yoktur. Ey Allah'ım onu Sana emanet ediyorum". Sonra döndü ve mü'minler de dediler ki: "Ey Allah'ın Resûlü! Biz seni daha önce hiç yapmadığın bir şeyi yaparken gördük". Bunun üzerine salat ve selam üzerine olsun dedi ki;

 

'Bugün ben Ebu Talib'in (a s.) iyiliğini kaybettim. Çünkü o (Fatıma binti Esed), beni, kendine ve çocuklarına tercih ederdi. Bir gün ona Kıyamet gününden ve insanların nasıl çırılçıplak dirileceklerinden söz ettim. O dedi ki: Yazıklar olsun benim çıplak vücuduma! Bunun üzerine, Allah'ın onu elbiseleri ile dirilteceğine dair teminat verdim. Sonra ona kabrin sıkıntısını anlattım. Bunun ilzerine, vay benim ıstırabıma! dedi. Ona Yüce Allah'ın onu bu dertten koruyacağına dair teminat verdim. Bunun içindir ki, onu kendi gömleğimin içine kefenledim; kabrine indirdim; üzerine eğildim ve sorguya çekilebileccği hususlarda ona gerekli şeyleri öğrettim. Ona Rabbinden soruldu. Dedi ki: Rabbim Allah'­
dır. Peygamberi soruldu ;0, Muhammed (saa), diye cevap verdi. İmam ve velisi hakkında soru soruldu. Bunun üzerine tereddüde düştü ve durakladı. Ona, oğlun, senin oğlun dedim. Böylece o, imamım oğlumdur dedi. Bunun üzerine o iki melek, onun yanından ayrıldılar ve dediler ki: Bizİm sana bir şey yapacak gücümüz yoktur. Onun için kendi gelin odasında uyuyan bir gelin gibi uyu!

 

Bunun üzerine o, ikinci bir ölümle öldü. Nitekim bunun doğruluğu Yüce Allah'ın Kitabı'ndadır: "Onlar: Rabbim bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. Biz de suçlarımızı itiraf ettik, bir daha çıkmaya yol var mıdır?"2

 


 

1. Vakıa (56), 93.

 

2. Mü'min (40), 11; Urduca mütercimi şu açıklamada bulu­
nur: "Biri bu dünyadaki, diğeri de kabirde olan iki ölüme inanmak esaslı bir şekilde tesbit olunmuştur.". Ayr. bk.: MB, "ölüm" (mevt) maddesi. Kabirde, Münker ve Nekir adlı iki meleğin sorgusu, Sünni inanışta da vardır, MC, 120, 163-167, 195, 268. İsmaili açıklama için bk.: FC, 93, 94. (A.F.). Kabir sorgusu ve azabınm doğruluğu hakkında sünni inanışı için bk.: Fıkh, 182; lbane, 9, 76-77. Ayr. krş.: MC, 163-166.

 

 

Bölüm 16

s:63    Bölüm 17

Bölüm 18