İÇİNDEKİLER

Risâletu'l İ'tikadati'l İmâmiyye

 Şii-İmâmiyye'nin İnanç Esasları

KIRKBİRİNCİ BÖLÜM ALEVİYYE

( Hz.Peygamber -saa-'in Seçilmiş Ev Halkı = EHL-İ BEYT )*  -pn-

HAKKlNDAKİ İNANÇ

 

Allah'ın rahmeti üzerine olsun Şeyh Ebu Câfer der ki: Bizim, Aleviyye (Ehl-i Beyt -pn-) hakkındaki inancımız şudur: Onlar, Allah'ın salat ve selamı ona olsun Allah'ın Resulü'nün ailesidir. Onları sevmek vacibdir. Çünkü onlar, risaletin karşılığı olan bedeldir. Yüce Allah şöyle buyurur: "...Ey Muhammed! De ki: Ben, sizden buna karşılık yaknlarıma sevgiden başka bir ücret istemem...."1. Onların sadaka alması haram kılınmıştır2. Çünkü sadaka, insanların sahip oldukları şeylerin kirleridir. Ve insanların bu kirden temizlenmesi, ancak köleleri ve cariyelerine veya birbirlerine verdikleri sadakalarla mümkün olabilir. Fakat Hums'a (ganimetin beşte biri) gelince.. bu onlara, zekat yerine helâl kılınmıştır ; çünkü onlar, zekat almaktan da men olunmuşlardır.

Onların davranışları hakkındaki inancımız şudur: Onlardan günah işleyenler iki kat ceza göreceklerdir. Onlardan iyi davrananlar da iki kat sevab alacaklardır. Onların hepsi de, Nebi'nin (s.a.s.) sözüne göre birbirine eşittir; çünkü o, Ebu Talib'in (a.s.) oğulları Ali (a.s.) ve Cafer Tayyar'a (a.s.) baktığı zaman şöyle demişti: "Kızlarımız oğullarımız gibi; oğullarımız da kızlarımız gibidir". Ve (İ­mam Cafer) es-Sadık (a.s.) şöyle dedi:

"Kim Allah'ın dinine karşı çıkar ve O'nun düşmanlarıyla dostluk kurarsa veya Allah'ın dostlarına düşmanlık ederse, o kimseden, kim olursa olsun ve hangi kabiliye mensup bulunursa bulunsun uzaklaşmak (berâaet) vacibdir" .

Ve Mü'minlerin Emiri (a.s.), oğlu Muhammed İbn el-Hanefiyye'ye şöyle dedi: "Kendi şerefinde alçak gönüllü alman, atalarından gelen şerefden daha şereflidir". Ve (İmam Cafer) es-Sadık (a.s.) şöyle dedi: "Selam üzerine olsun Mü'minlerin Emiri 'ne olan bağlılığım, benim için, onun soyundan gelişimden daha azizdir". (İmam Cafer) es-Sadık' a (a.s.), Allah'ın salat ve selamı ona olsun Muhammed'in ailesi hakkında soruldu; o da şu cevabı verdi: "Allah'ın salât ve selâmı ona olsun Muhammed'in ailesi, Allah'ın Resulü'ne (s.a.s.) nikah bakımından haram olandır".

Güçlü ve Ulu olan şöyle buyurmuştur: "And olsun ki, Nuh'u (as) ve İbrahim'i (as) Biz gönderdik; ikisinin soyundan gelenlere peygamberlik ve kitab verdik; soylarından gelenlerin kimi doğru yoldadır, birçoğu da yoldan çıkmıştır"3 .

Ve (İmam Cafer) es-Sadık'a (a.s.), Güçlü ve Ulu Allah'ın, "Sonra bu Kitab'ı kullarımızdan seçtiğimiz kimselere miras bırakmışızdır. Onlardan kimi kendine yazık eder, kimi orta (itidalli) davranır, kimi de Allah'ın izniyle iyiliklere koşar"4, âyeti hakkında soruldu; o da şu cevabı verdi:

"Burada,

'Kendine yazık edenden', İmam'ın (a.s.) hakkını tanımayanlar;

'orta davaranan'dan, (107) imamın hakkını tanıyan

ve 'Allah'ın izniyle iyiliklere koşandan' da, bizzat imam (a.s.)

 kastedilmiştir" .

Ve İsmâil, babası (İmam Câfer) es-S+adık'a (a.s.) sordu: "Bizim içimizden günah işleyenlerin durumları ne olacaktır?" Selam üzerine olsun o, şu cevabı verdi: "Bu, sizin kuruntularınıza ve Kitab Ehli'nin kuruntularına göre değildir. Kim fenalık yaparsa, cezasını görür, kendisine Allah'dan başka ne dost ne de yardımcı bulur" 5.

Ebu Cafer (Muhammed el-Bakır) (a.s.) uzun bir hadiste şöyle der:

"Allah ile bir başkası arasında yakınlık yoktur. Doğrusu insanlar arasında Allah'a en sevgili olanlar, O'ndan en çok sakınanlar ve Allah'a itaatla amel edenlerdir. Allah'a and olsun ki, kul, Güçlü ve Ulu Allah'a ancak taatla yakın olabilir. Bizi ateşten uzaklaştıracak bir şeye sahib değiliz. Ve hiç kimsenin kendini Allah'a karşı koruyacak bir delili yoktur. Kim Allah'a itaat ederse, o bizim dostumuzdur. Kim Allah'a karşı gelirse, o da bizim düşmanımızdır; kendini Allah'a vermedikçe (vera) ve iyi işler işlemedikçe ne bize ulaşabilir ne de bizdendir".

Selam olsun Nuh şöyle dedi: ". . . Rabbim! Oğlum benim ailemdendi. Doğrusu Senin va'din hakdır. Sen hükmedenlerin en iyi Hükmedenisin. Allah: O senin ailenden sayılmaz; çünkü kötü bir iş işlemiştir; öyle ise, bilme­diğin şeyi Benden isteme. ışte sana öğüt, bilgi­sizlerden olma, dedi. (Nuh:) Rabbim! Bilme­diğim şeyi Senden istemekten Sana sığımrım. Beni bağışlamaz ve bana merhamet etmezsen kaybedenlerden olurum, dedi"6.

Ve (İmam Cafer) es-Sadık'a (a.s.), Güçlü ve Ulu Allah'ın "Allah'a karşı yalan uyduranların kıyamet günü, yüzlerinin simsiyah olduğu görü­lür. Böbürlenenler için cehe emde bir durak olmaz olur mu?"7 ayeti hakkında soruldu. O şu cevabı verdi: "Bu âyet, Ali (as) ve Fatıma'ya (as) mensup olsa bile, imam olmadığı halde imam olduğunu iddia edene işaret eder."

Ve (İmam Câfer) es-Sâdık (a.s.) ashabına, "sizinle muhalifleriniz arasında ancak gizlilik vardır" dedi. Ona, "gizli olan şey" nedir?, diye soruldu. Dedi ki: "Gizli olan (el- Mudmar), uzaklaşma (beraet) denilen şeydir. Size ve komşusuna muhalif olan kimseden, Alevi-Fatımi (Ali­Fatıma'ya mensup) olsa bile uzaklaşınız".

V e (İmam Câfer) es-Sâdık (a.s.), oğlu Abdullah hakkında ashabına şöyle dedi: "Sizin üzerinde olduğunuz şeyi takibetmeyen kimseden ben uzağım ve Ulu Allah da uzaktır".


1. Şura (42), 23. Urduca mütercimi, "yakın" kelimesini açıklarken şöyle der: Tefsim Mecmau'l-Beyan'da İmam Zeynelabidin (as) ve diğerlerine dayanarak şu rivayet edilir:

Yakın teriminden Hz. Peygamber'in (saa) soyu kastedilmiştir. İmam Cafer es-Sadık (as) ve İmam Muhammed el-Bakır'a (as) dayanılarak benzer hadisler de rivayet edilmektedir. Said b. Cubeyr Abdullalı b. el-Abbas'a dayanarak şunu rivayet eder: Bu ayet indiği zaman Hz. Peygamber'in muhtelif ashabı, sevgi ve bağlılığın kime gösterilmesi gerektiğini sordular. Hz. Peygamber (saa) şu cevabı verdi: Bu ayet Ali (a), Fatıma (as) ve soyuna işaret etmektedir. (A.F.).

2. Urduca mütercimi Ali ve Fatıma'ron soyundan başka, Haşim soyundan olanların da, Haşimi olmayanlardan sadaka almalarını yasaklanmış olduğunu açıklar. (A.F.).

3. Hadid (57), 26.

4. Fatır (35), (32)

5.Nisa (4), 123.

6. Hud (11), 45-47.

7. Zumer (39), 60.

 

 

Bölüm 40

s:79    Bölüm 41

Bölüm 26