next page

back page

Hesap

Kıyamet günü tüm mahlukat, dünyada büyük ve küçük yaptıklarından dolayı hesaba çekileceklerdir.

Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Andolsun ki, kendilerine peygamber gönderilenlere de soracağız, peygamberlere de."(288)

Yine Allah Teala şöyle buyurmuştur: "...Mutlaka yapmakta olduğunuz şeylerden sorguya çekileceksiniz." (289)

Yine Allah Teala Hz. Lokman'ın oğluna şöyle nasihat ettiğini buyuruyor: "Ey oğulcuğum! Yaptığın iş, bir hardal tanesi ağırlığınca olsa da ve bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa da, Allah onu ge­tirip meydana kor. Doğrusu Allah latiftir, haberdardır." (290)

Yine Hak Teala şöyle buyurmuştur: "Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Siz içinizdekini açıklasanız da saklasanız da Allah Teala sizi ondan hesaba çeker. İstediğini bağışlar, istediğine azap verir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir." (291)

Kim Sorgulayacaktır?

Şüphe yok ki, yaratıkları bizzat sorgulayacak olan Allah Teala'dır. Allah Teala şöyle buyuruyor: "Doğrusu onların dönüşü Bize'dir. Şüphesiz sonra hesaplarını görmek de Bize düşmektedir"(292)

Yine Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Kıyamet günü doğru teraziler kurarız; hiçbir kimse hiçbir haksızlığa uğratıl­maz. Hardal tanesi kadar olsa bile yapılanı ortaya koyarız. Hesap gören olarak Biz yeteriz." (293)

Yine Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur: "İnkar edenlerin işleri engin çöllerdeki serap gibidir. Susayan kimse onu su zanneder, fakat oraya geldiğinde hiçbir şey bulamaz. Orada Allah'ı bulur ve O da hesabını görür. Allah hesabı çabuk görendir." (294)

Yine Hak Teala şöyle buyurmuştur: "O, kulların üstünde yegane Hakim'dir, size koruyucular gönderir. Artık bi­rinize ölüm gelince elçilerimiz, bir eksiklik yapmaksızın onun canını alırlar, sonra gerçek Mevlalarına döndürürler. Haberiniz olsun, hüküm O'nundur. O, hesap görenlerin en süratlisidir." (295)

Bir hadis-i şerifte şöyle yazıyor: "Bedevi bir Arap Hz. Resul-ü Ekrem'e gelerek: "Yaratıkların muhasebesini kim üstlenecektir?" diye sordu. Hazret: "Allah Teala muhasebe edecektir" buyurdular. Bedevi Arap: "Bizzat kendi mi sorgulayacak?" dedi. Hazret: "Evet" buyurdular. Bunun üzerine o bedevi Arap gülmeye başladı. Hazret ona: "Ey Arap! Niçin gülüyorsun?" dediler. O Arap: "Çünkü büyük makam sahibi, kudret bulunca af eder ve muhasebe edince de müsamaha gösterip çok incelemez" dedi. (296)

Hz. Emir-ül Mü'minin Ali (a.s)'a: "Allah bunca yaratıkları nasıl sorgulayacaktır?" diye soruldu. Hazret: "Onca varlığa nasıl rızk veriyorsa, öylece de hesaba çekecektir" cevabını verdi. Bu arada Hazret'e: "Yaratıklar O'nu görmezken nasıl onları sorgulayabilir?" şeklinde soruldu. Hazret: "Nasıl ki, onlar O'nu görmezken onlara rızk veriyorsa, öylece de onları sorgulayacaktır" (297) buyurdu.

Ancak Kur'an-ı Kerim bir de insanın kendi kendini sorgulayacağını buyurmaktadır. Allah Teala şöyle buyuruyor: "Her insanın boynuna işlediklerini dolarız ve kıyamet günü açılmış bulacağı bir kitap olarak önüne çıkarırız. "Kitabını oku, bugün, hesap görücü olarak sen kendine yetersin" deriz.(298)

O halde kıyamet günü bir de insanın kendisi kendini, kendi vicdanında muhasebe edip kendi hakkında hüküm verecektir.

Burada şunu da belirtmeliyiz ki, Ehl-i Beyt İmamları'ndan bize ulaşan hadislerde kulların sorgulamasına katılacak üçüncü makamın, her ümmetin peygamberi ile Allah Teala'nın her peygamberden sonra kulları arasında hüccet olarak tayin ettiği imamlar olacağı belirtilmiştir. Hatta bazı müfessirler "Doğrusu onların dönüşü Bize'dir. Şüphesiz sonra hesaplarını görmek de Bize düşmektedir" (299) ayetinde ve benzeri ayetlerde Allah Teala'nın tekil kip yerine çoğul kipini kullanmasının buna işaret ettiğini yazmışlardır.

 Fakat biz bahsin uzamaması için bu hadislere değinmiyoruz. İsteyenler ilgili kitaplarda bu hadisleri görebilirler.

Kıyamet Günü Nelerden Sorgulanacağız?

Gerçi yukarıda işaret ettiğimiz ayetlerden insanın bütün amel ve durumlarından sorgulanacağı anlaşılıyorsa da, hem Kur'an-ı Kerim, hem de hadislerde bazı şeylerin önemli olduğu ve özellikle sorgulanacağı belirtilmiştir.

Bunlardan biri Allah Teala'nın insana verdiği nimetleridir. Bu konuda Allah Teala şöyle buyuruyor: "Sonra o gün, nimetlerden muhakkak sorguya çekileceksiniz." (300)

Allah Teala'nın insana bahşettiği, insanın yararına olup, tekamül ve mutluluğuna sebep olan her şey nimettir, ister zahiri (aşikar) nimet olsun; hayat, sağlık vb. gibi, ister batınî (gizli) nimet olsun, idrak ve akıl gibi. İnsan nimetlerden dolayı sorgulanırken bu nimetleri gerektiği gibi, gerektiği yerlerde kullanıp kullanmadığından sorgulanacaktır. Yoksa yüce kerem sahibi Hak Teala verdiği ekmek ve suyu sormaktan çok yücedir. Allah Teala'nın insana bahşettiği manevi nimetlerin başında beşeri hidayet için gönderdiği peygamberler ve insanlara önder tayin ettiği imamlar gelmektedir. İşte Ehl-i Beyt İmamları'nın; "Kıyamet günü insanlar, biz Ehl-i Beyt'in velayet ve sevgisinden sorguya çekilecekler" buyruğu bu kategoriye girmektedir.

Cemil diyor; Hz. İmam Cafer Sadık (a.s)'a Allah Teala'nın "Sonra o gün, nimetlerden muhakkak sorguya çekileceksiniz" (301) ayetini sorduğumda, İmam (a.s) şöyle buyurdular: "Bu ümmet kendilerine verilen iki nimetten sorgulanacaklardır. İlk olarak Resulullah (s.a.a)'den sonra onun Ehl-i Beyt'inden." (302)

İbrahim bin Abbas es- Suli şöyle diyor: "Hz. İmam Rıza (a.s)'ın huzurunda bulunduğumuz bir gün, Hazret: "Dünyada hakiki bir nimet yoktur" buyurdu.

Bu arada orada bulunan fakihlerden bazıları Allah Teala'nın "Sonra o gün, nimetlerden muhakkak sorguya çekileceksiniz" ayetini okuyarak, bu nimetin soğuk su olduğunu söyledi.

Bunun üzerine, Hz. İmam Rıza yüksek sesle; "Bu sizin tefsirinizdir. Siz ayeti böyle tefsir edip çeşitli anlamlara yorumluyorsunuz" buyurdu.

Bu sırada fakihlerin bazıları nimetten maksadın soğuk su, bazıları güzel yemekler, diğer bazıları ise uygu lezzeti olduğunu ileri sürdüler.

Bunun üzerine İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Babam babası aracılığıyla bana şunu nakletti ki, Allah Teala'nın bu ayetiyle ilgili sizin bu görüşleriniz Hz. İmam Cafer Sadık (a.s)'a söylendiğinde Hazret sinirlenerek şöyle buyurdu: "Allah Azze ve Celle kullarına ihsan ettiği şeyden dolayı onları sorgulayarak minnet vurmaz. Nimetten dolayı minnet vurmak yaratıklara yakışmayan bir eylemdir. O halde nasıl kullara yakıştırılamayan böyle bir şey yüce yaratıcıya isnat edilebilir? Nimetten maksat biz Ehl-i Beyt'in sevgisi ve velayetidir. Allah Teala tevhid ve nübüvvetten sonra onu soracaktır. Zira kul gereğince ona vefa ederse, bu onu nimetleri bol olan cennete götürür."(303)

Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurdular: "Kıyamet günü kul adımını atmadan dört şeyden sorgulanacaktır:

1- Ömrünü nasıl tükettiğinden

2- Gençliğini nasıl geçirdiğinden

3- Mal varlığını nasıl kazanıp nerede harcadığından

4- Biz Ehl-i Beyt'in sevgisinden" (304)

Allah Teala insanın organlarına yaptıkları sorulacağını bildiriyor. Allah Teala şöyle buyuruyor: "Bilmediğin şeyin ardına düşme; doğrusu kulak, göz ve kalp, bunların hepsi o şeyden sorumlu olur." (305)

Hz. İmam Cafer Sadık (a.s) bu ayetle ilgili olarak: "Kulak işittiği şeylerden, göz bakıp gördüğü şeylerden, kalp de itikat ettiği şeylerden sorgulanacaktır" buyurdu.

Bazı hadislerde kıyamet günü kula sorulacak ilk amelin namaz olacağı, eğer namazı kabul edilirse, diğer amellerinin de muhasebe edileceği, aksi taktirde diğer amellerinin hesabına bakılmayacağı yer almıştır.

Hz. İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kulun ilk muhasebe edilecek ameli namazıdır. Eğer namazı kabul edilirse, diğer amelleri de kabul olacaktır ve eğer namazı kabul edilmezse, diğer amelleri de reddedilecektir." (306)

Hesabı Kolay Olanlar

Kolay bir hesaptan geçenler, iman sahibi olup amel defterleri sağ ellerine verilenlerdir. Onların küçük günahları ve sürçmeleri olsa da, Allah Teala onların hatalarından geçip hesaplarını kolaylaştıracaklardır.

Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Kimin amel defteri kendisine sağından verilirse, işte o, kolay bir hesaba çekilir ve arkadaşlarının yanına sevinçle döner." (307)

Hz. Resulullah (s.a.a)'a: "Kolay hesap nedir?" diye sorulunca, Hazret: "Kişinin amel defterine bakılır ve geçilir" buyurdu.

 Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Üç sıfat kimde olursa, Allah onun hesabını kolay tutup cennetine götürecektir.

1- Sana vermeyen ve mahrum bırakana ihsan edip verenlerden olasın

2- Senden akrabalık ve dostluk bağını kesenle irtibat kurasın

3- Sana zulüm edeni affedesin." (308)

Hesabı Zor olanlar

Allah Teala kıyamet günü bazılarının zor hesaptan geçirileceklerini bildiriyor. Allah Teala şöyle buyuruyor: "...Ve kötü muhasebeden korkarlar" (309)

Hz. İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah Teala kıyamet günü kuluna verdiği akıl oranında hesabı üzerinde dikkat edecektir." (310)

Hammad bin Osman diyor: "Hz. İmam Cafer Sadık bazı mü'min kardeşlerinin şikayette bulunduğu bir kişiye: "Niçin falan kardeşin senden şikayet ediyor?" dedi. O adam: "Hakkımı incesiyle hesap edip almamın da mı şikayeti olur?" dedi. Bunun üzerine İmam (a.s) sinirli bir vaziyette oturarak şöyle buyurdu: "Sanki sen inceden inceye hesap ettiğinde kötülük etmediğini mi sanıyorsun? Acaba Allah Teala'nın mü'minlerden hikaye ettiği "Onlar kötü muhasebeden korkarlar" sözlerinde mü'minlerin Allah Teala'nın onlara zulüm etmesinden mi korktuklarını nakletmek istiyor? Hayır andolsun Allah'a ki, onların korktuğu Allah Teala'nın hesapta dikkat edip ince hesaba tutmasıdır. İşte Allah Teala hesapta dikkat edip incelemeyi kötü hesap saymıştır. O halde kim hesabında inceden inceye dikkat ederse kötülük yapmıştır." (311)

Bu hadisten kıyamet gününde zor hesaba tutulacakların, bu dünyada kardeşlerinin hatalarını bağışlamayan, onlara zorluk çıkaran borçlu olan kardeşlerinin durumlarını gözetmeyen kimseler olacağı anlaşılmaktadır.

Muhasebesiz Cennete Gidecekler

Kur'an-ı Kerim ayetleri ve Hz. Resulullah ve Ehl- Beyt İmamları'ndan gelen hadislerden kıyamet günü bazı insanlar amellerinin muhasebe edilmesine gerek duyulmaksızın cennete gireceklerdir.

Hz. İmam Muhammed Bakır (a.s) babaları aracığıyla Hz. Resulullah (s.a.a)'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Kıyamet günü olunca, Allah Teala bütün yaratıkları bir meydanda toplayacak. Sonra Allah tarafından bir münadi: "Sabır ehli nerededir?" diye seslenecektir. Onun sesini orada bulunanların en sonunda bulunanlar da önünde bulunanlar gibi duyacaklardır. Bunun üzerine, bir grup insan ayağa kalkacaktır. Onları bir grup melek istikbal edecek ve onlara: "Sizi sabır ehli kılan sabrettiğiniz şey neydi?" diyecekler. Onlar: "Biz nefsimizi Allah'a itaat etmek ve isyan etmek konusunda sabrettirdik" cevabını vereceklerdir. Bunun üzerine Allah Teala tarafından bir münadi: "Kullarım doğru söylüyor, yol açın onlar muhasebesiz cennete girsinler" diye seslenecektir. Sonra yine Allah tarafından bir münadi: "Fazl ve ihsan ehli nerededir?" diye seslenecektir. Onun bu sesini orada bulunanların en sonunda bulunanlar ön saflarda bulunanlar gibi duyacaktır. Bu arada bir grup ayağa kalkacaktır. Melekler onların önüne gelip; "Sizi fazl ve ihsan ehli kılan fazlınız neydi?" diyeceklerdir. Onlar: "Dünyada iken bize saygısızlık yapıldığında onu tahammül eder ve kötülük yapıldığında onu af ederdik" cevabını verirler. Bunun üzerine, Allah katından bir münadi: "Kullarım doğru söylüyor, önlerini açın muhasebesiz cennete girsinler" diyecektir. Sonra Allah tarafından bir münadi: "Allah'ın evindeki komşuları nerededir?" diye seslenecektir. Bu münadinin sesini orada bulunanların en sonunda bulunanlar, ön saflarda bulunanların duyduğu gibi duyacaktır. Bu arada bir grup insan ayağa kalkacaktır. Onları da melekler istikbal edip; "Sizi bu gün Allah'ın evinde komşusu kılan, dünyada yaptığınız ameliniz neydi?" diye soracaklar. Onlar: "Biz Allah için birbirimizi sever, Allah için birbirimize bahşiş eder, Allah için birbirimizi ziyaret ederdik" cevabını verirler. Bunun üzerine, Allah katından bir münadi: "Kullarım doğru söylüyor, önlerini açın onlar muhasebesiz olarak cennette Allah'ın komşuluğuna gitsinler" diye seslenecektir." Sonra İmam (a.s) şöyle devam etti: "İşte bunlar Allah'ın evinde O'nun komşularıdır. İnsanlar korkarlar, ama onlar korkmazlar. İnsanlar muhasebeye çekilirler, ama onlar muhasebeye çekilmezler." (312)

Muhasebesiz Cehenneme Gidecekler

Kur'an-ı Kerim ve hadislerden kafir ve müşriklerin kıyamet günü muhasebesiz cehenneme gidecekleri anlaşılmaktadır.

Allah Teala şöyle buyuruyor: "De ki: "Size, amelce en çok kayıpta bulunanları haber verelim mi?" Onlar ki; dünya hayatında, çalışmaları boşa gitmiştir, oysa onlar güzel iş yaptıklarını sanıyorlardı. Bunlar, Rablerinin ayetlerini ve O'na kavuşmayı inkar edenlerdir. Bu yüzden işleri boşa gitmiştir. Kıyamet günü Biz onlar için tartı koymayacağız." (313)

Hz. İmam Rıza (a.s) babaları aracılığıyla Hz. Resulullah (s.a.a)'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Allah Azze ve Celle Allah'a şirk koşanlar hariç bütün yaratıkları muhasebe edecektir. Şirk koşanları ise, muhasebe etmeksizin cehennem ateşine atılmalarını emredecektir." (314)

Hz. İmam Zeyn-ül Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "...Allah'ın kulları! Bilin ki, şirk ehli için terazi kurulmayacak ve amel defterleri açılmayacaktır." (315)

Kul Hakkı

Hz. Resulullah (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamları'ndan gelen hadisler, kıyamet gününde insanların bir birlerinin haklarına olan tecavüz ve zulmünü Allah Teala'nın bağışlamayacağını belirtiyor.

Hz. Ali (a.s) bu konuda şöyle buyurdular: "Ey insanlar! Günahlar; bağışlanacak olan, bağışlanmayacak olan ve ümit ve korku içinde olduğumuz günah olmak üzere üç kısımdır.

Bağışlanacak olan günah, Allah Teala'nın kulun dünyada iken cezalandırdığı günahıdır. Zira Allah Teala kulunu günahından dolayı iki defa cezalandırmaktan daha adil, daha yücedir.

Bağışlanmayacak günah ise, kulların birbirlerine karşı olan zulümleridir. Çünkü yaratıklar kıyamet günü Allah Teala'nın huzuruna çıktıklarında kendi izzetine yemin ederek şöyle buyuracaktır: "Andolsun kendi izzet ve celalime ki, hiçbir zalimin zulmü benden geçmeyecektir. Velev ki, o zulüm, el ile ele vurmak veya tırnaklamak, ya da boynuzlu bir koyunun boynuzsuz bir koyunla dövüşmesi olsun.

Böylece Allah Teala hiçbir kimsenin kimse üzerinde bir hakkı kalmayıncaya kadar kulların bazısının bazısına karşı yaptığı zulmü kısas edecek, sonra onları muhasebeye tutacaktır.

Korku ve ümit içinde olduğumuz üçüncü kısım günaha gelince, Allah Teala'nın kulunun gizleyip tevbe etmeyi inayet ettiği günahıdır. Böylece o kul günahından dolayı korku içinde olup, Rabbinin rahmetini ümit etmektedir. Biz de onun hakkında onun kendi hakkında taşıdığı duyguları aynen taşıyor, onun için rahmeti ümit edip azap gelmesinden de korkuyoruz." (316)

Yine Hz. Emir-ül Mü'minin Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Mahşer günü Cenab-ı Hak kullarına hitaben şöyle buyuracaktır: "Bu gün, aranızda adaletle hükmedeceğim. Bu gün, katımda kimseye zulmedilmeyecektir. Bu gün, zayıfın hakkını zorbadan alacağım. Bu gün, mazlumun yararına, zalimden sevaplarını (varsa) alıp mazlumun amel defterine yazmakla, yada mazlumun günahını zalime ilave etmekle intikam alacağım. Bu gün, sadece mazlumun kendi hakkından geçip bağışladığı kimseler hariç, kimse bu sarp yoldan geçemeyecektir."(317)

Mizan ve Terazi

Kur'an-ı Kerim ve Hz. Resulullah ile Ehl-i Beyt İmamları'ndan gelen hadisler, Allah Teala'nın insanların hayır ve şer amellerini tartmak için adalet terazisinin kurulacağını buyurmaktadır.

Kur'an-ı Kerim şöyle buyuruyor: "Kıyamet günü Biz, doğru adalet terazileri kurarız, kimse hiçbir haksızlığa uğratıl­maz. Hardal tanesi kadar olsa bile yapılanı getirir ortaya koyarız. Hesap gören olarak Biz yeteriz." (318)

Yine şöyle buyuruyor: "Kimin tartıları (iyilikleri) ağır basarsa, artık o hoşnut olan bir hayat içindedir. Kimin de tartıları (iyilikleri) hafif kalırsa, artık onun yeri Haviye (çukur) dir. Onun ne olduğunu ne bilirsin? O çok kızgın bir ateştir." (319)

Yine şöyle buyuruyor: "O gün, tartı gerçekten hak olacaktır. Kimin tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtulanlar­dır. Kimin tartıları hafif gelirse de, işte onlar ayetlerimizi yalanladıklarından ötürü gerçekten zarar edenlerdir." (320)

Terazi bildiğimiz tartı aletidir. Ancak tartı aleti tartılacak şeylere ve hatta zamana göre değişebilir. Dolayısıyla Allah Teala'nın kıyamet günü tartıların kurulacağını bildirmesinden kıyamet günü bu gün nesnelerin ağırlığını tartmakta kullandığımız bir tartı ile insanların amellerini tartacağı anlamı çıkmaz. Elbette kıyamet günü insanların hayır ve şerlerini ölçecek tartı aleti tartacağı şeye uygun bir tartı aleti olacaktır.

Büyük filozof Sadr-ül Müteallihin kıyamet günü kullanılacak olan tartı aleti konusunda şöyle yazıyor: "Tartıların Kur'an-ı Kerim'de çoğul lafzı ile ifade edilmesi, tartı aletlerinin çok çeşide sahip olduğuna işaret etmek içindir. Bazı tartılar ilimleri tartmak, bazıları da amelleri tartmak içindir.

İlimlerin ölçeğine gelince; bil ki, Allah Teala gökten doğru ve açık bir mizan indirmiştir. Onunla manevi rızkların ölçüsü ve manevi gıdaların ağırlığı bütün çeşitleriyle bilinir, hakkı batılından ayrılır. Onunla akli cevherlerin hakikat ile, ilmi suretlerin nakitleri ölçülüp, ahiret pazarından geçerli olanı geçerli olmayanından, halisi katışığından ayrılır. Biz Allah'ın melekleri ve elçilerinin öğretileriyle bu ölçekle ölçme tarzını öğrenmiş bulunmaktayız. Allah Teala "Doğru bir terazi ile tartın" (321) buyuruyor. Dolayısıyla kim Allah Teala'nın kitabında Resulü'ne indirdiği ölçekleri öğrenirse, hidayet bulur, kim de ondan yüz çevirir ve rey ve tahmin ile hareket ederse, sapar, kayar ve cehenneme düşer. Allah Teala "O, göğü yükseltmiştir; tartıyı koymuştur. Artık tartıda tecavüz etmeyin. Tartmayı doğru yapın, tartıyı eksik tutmayın " (322) buyruğu ile "Andolsun ki peygamberlerimizi belgelerle gönderdik; insanların doğru hare­ket etmeleri için peygamberlere Kitab ve ölçü indirdik;" (323) ayetini duymamış mısın?

 Ey akıl sahibi düşünür! Acaba Allah katından indirilen kitap ve gönderilen elçilerle birlikte nazil ettiği ölçeğin buğday, arpa, pirinç hurma ve benzerlerinin tartıldığı terazi olduğunu mu sanıyorsun? Acaba göğün yükseltilmesiyle beraber konan terazinin, kantar türünden olduğunu mu hayal ediyorsun? Böyle bir sanı, böyle bir hayal ne de uzak bir sanı ve hayal ve ne de büyük ve kötü bir iftiradır.

Ey araştırmacı kardeş! Allah'ın kitabının anlamı hususunda dikkatli ol, olur olmaz te'viller yaparak, inat ve cehalet yolunu tutma. Ben sana nasihat ediyorum. Sakın cahillerden olma! Bil ki, bazı zahircilerin ve Hanbeliler'in Kitap ve sünnette gelen lafızları avamsal manalara hamletmeleri gerçekte onların zihinlerinin cisim ve cisimsel kavramlardan öteye geçmediğindendir.

Oysa eğer onlar, dış özelliklerden tecrit ederek bizzat terazinin kendi anlamı üzerinde biraz teemmül etmiş olsalardı, terazinin hakikatinin belli bir şekil veya cismani bir yapısı olması gerekmediğini anlarlardı.

Zira terazinin hakikati ve özü bir şeyin ölçüldüğü alettir. Ölçülen şey cismani olmaktan daha geniş olabileceği gibi, ölçü aleti de daha geniş bir kavramı ifade etmektedir.

Nasıl ki, kantar ve benzeri tartı aletleri, ağırlığı ölçmek için; usturlap, yükseklikleri ve vakitleri ölçmek için; şakul, duvar ve direklerin dikeyliklerini ölçmek için ve cetvel satırın düzlüğünü ölçmek için bir ölçek ve mizan ise; aynı şekilde mantık ilmi, nazari ilimde doğru düşünceyi yanlış düşünceden ayıran; nahiv ilmi, kelimelerin yapısını belirleyen; aruz ilmi, şiirin yapısını ölçen; duyu organları, bazı hissedilenleri ölçen ve bilahare kamil akıl, her şeyi ölçen bir ölçek ve mizandır.

Kısacası her şeyin ölçeği kendi türünden olur. O halde ölçekler farklıdır. Kur'an'da zikredilen bir ölçeği ise, ölçeklerin en şereflisine hamletmek lazımdır. O ise kıyamet günü konacak olan ölçektir. Allah Teala "Kıyamet günü Biz, doğru adalet terazileri kurarız..." ayetinde işte bu ölçeğe işaret etmiştir. O ölçekle hem ilimler ölçülecek hem de kalbi ve bedensel amellerin doğurduğu sonuçlar." (324)

O halde ahirette söz konusu olacak terazinin, bildiğimiz ağırlığın ölçüldüğü kantar türü terazilerden olacağını sanmayalım. Ahiretteki ölçekler her şeyin özünü ortaya koyuyor. Ahiretteki terazi, ister amelde olsun, ister düşüncede olsun, ister ahlak ve sıfatta olsun, hak ve batılı, güzel ve çirkini birbirinden ayırıp, herkese hak ettiği notu veriyor. İşte ilahi elçilerin, ilahi hüccetlerin, ilahi kitapların ölçek olması bu yüzdendir.

Hz. İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: "Nefsini Allah'ın kitabında olanlara sun. Eğer onun yolundan gidiyor, onun sakındırdığı şeylerden sakınıyor, onun rağbet ettirdiği şeylere rağbet duyuyor ve onun korkuttuğu şeylerden korkuyorsan, sebatlı ve sevinçli ol. Zira bu durumda senin hakkında söylenen hiçbir şey sana zarar veremez ve eğer Kur'an'dan kopmuş durumda isen, seni neyin aldattığına bakmalısın" (325)

 İşte bunun içindir ki Hz. İmam Cafer Sadık (a.s)'a "Kıyamet günü Biz, doğru adalet terazileri kurarız..." ayetinde geçen mizandan maksat nedir?" diye sorulduğunda, İmam (a.s): "Peygamberler ve onların vasi ve halifeleridir, onlar ümmet için ölçü ve terazidirler" (326) cevabını vermiştir.

Başka bir rivayette de şöyle gelmiştir: "Hz. Ali (a.s) ve onun evlatları ümmet için terazi ve ölçüdürler. Çünkü onların amelleri Allah'ın rızasına uygundur. Onların amellerine ahlak, kulluk ve diğer yönden benzeyen ameller ise tartıya gelip değer kazanabilecektir."

 

 

(288)- A'raf: 6

(289)- Nahl: 93

(290)- Lokman: 16

(291)- Bakara: 284

(292)- Ğaşiye: 25, 26

(293)- Enbiya: 47

(294)- Nur: 39

(295)- En'am: 62

(296)- İlm-ül Yakin: c. 2 s. 1171

(297)- Bihar-ül Envar: c. 7 s. 271

(298)- İsra: 14

(299)- Ğaşiye: 25, 26

(300)- Tekasûr: 8

(301)- Tekasûr: 8

(302)- Mizan-ül Hikmet c. 2 s. 411, Bihar-ül Envar c. 7 s. 272

(303)- Bihar-ül Envar c. 7 s. 273

(304)- Bihar-ül Envar c. 7 s. 258

(305)- İsrâ: 36

(306)- Bihar-ül Envar c. 7 s. 276

(307)- İnşikak: 7, 8

(308)- Nur-us Sakaleyn c. 5 s. 537

(309)- Ra'd: 21

(310)- Bihar-ül Envar c. 7 s. 267

(311)- Bihar-ül Envar c. 7 s. 266

(312)- Bihar-ül Envar c. 7 s. 171

(313)- Kehf: 103

(314)- Bihar-ül Envar c. 7 s. 260

(315)- Bihar-ül Envar c. 7 s. 259

(316)- Bihar-ül Envar c. 7 s. 265

(317)- Bihar-ül Envar c. 7 s. 268

(318)- Enbiya: 47

(319)- Karia : 6, 11

(320)- A'raf: 8, 9

(321)- Şuara: 182

(322)- Rahman: 7, 8, 9

(323)- Hadid: 25

(324)- Esfar-ül Erbaa: c. 9 s. 298, 299

(325)- Bihar-ül Envar c. 78 s. 126

(326)- Bihar-ül Envar c. 7 s. 252

next page

back page