ÖĞÜT 

Ben size Allah'ın takvasına sarılmaya tavsiye ediyor, azabından korku­tuyor ve nişanelerini gözünüzün önüne koyuyorum. Gelmesi sevilmeyen ve tadı kötü olan korkunç ve dehşetli ölüm gününün gelip çatmasına az kalmıştır. (O ölüm ki,) ruhunuzdan asılıp sizi amel etmek­ten tamamen koparır. Öyleyse yaşadığınız sürece onun ansızın gelecek belalarına hedefmişsiniz gibi, sih­hatinizi ganimet bilin, amel et­meye koşun.  O (ölüm), sizi yerin üzerinden alıp içine bırakır, (yerin) üstünden düşürüp aşağısına salar. Ülfet ve ber­aber­likten koparıp vah­şet ve yalnızlığa atar; rahatlık ve aydınlığından yerin karanlığına ve darlığına götürür. Orası öyle bir yerdir ki ne dostlar orada ziyaret edilir, ne  hastaların yanına gidilir ve ne de yardım dileyenin yardımına koşulur.

Allah o günün korkunç ve dehşetli anlarında bize ve sizlere yardımcı olsun, bizi ve sizi o günün azabından kurtarsın ve geniş mükâfatından bağışta bulunsun.

Ey Allah'ın kulları! Eğer son menzil ve nihai maksat bu (ölüm ve kabir menzili) olsaydı, yine de amel ehli olan bir insanın, bütün fikirlerini ona ayırması, dünyasını unutması ve bu zorluklardan kur­tulmak uğruna elinden geldiği kadar çaba göstermesi  yeterdi. Oysa ki (bu ilk menzildir,) bundan sonra kişi yaptığı işlerin rehinesi ve hesa­bının tutsağıdır. Ne onu azaptan kurtaracak bir yardımcısı olur ve ne de onu savunacak bir destekçisi  bulunur.

"Artık o gün önceden iman etmeyen veya imanı var iken hayır bir amel yapmayanın imanı fayda vermez. Onlara de ki, siz bekleyin biz de bekliyoruz."[1]

(Ey insanlar!) Allah'tan sakınmayı size vasiyet ediyorum. Zira Allah takvalı kimseyi, hoşlanmadığı durumdan kurtarıp hoşlandığı bir duru­ma götürmeyi ve ummadığı yerden rızkını vermeyi uhdes­ine almış ve garanti etmiştir. Öyleyse sakın kulların yaptıkları günahlardan dolayı onlara acıyan ve kendi günahının cezasından emin olan kimselerden olma. Zira Allah'ı aldatarak cennet kazanılmaz ve O'nun nimet ve sevabına; O'nun izniyle gerçekleşen itaatten başka bir yolla erişilmez.

 



[1]- En'am/158.