MUÂZ B. CEBEL’İ,YEMEN’E  VÂLi OLARAK GÖNDERDİĞİNDE ONA  BUYURDUĞU TAVSİYELERİ

Ey Muâz, Allah’ın kitabını onlara (Yemen halkına) öğret. Onları güzel ahlak üzere eğit. İnsanlara, iyilerine ve kötülerine layık oldukları şekilde davran (iyi ve kötüye, aynı şekilde davranma). Allah’ın hükmünü onların arasında uygula. Allah’ın emrinde ve malında kimseden sakınma (ilahî ölçüler üzere, taviz vermeden amel et). Çünkü ne yönetim senin şahsına âittir ve ne de bu mallar.

Onların emanetlerini, ister az olsun, ister çok, kendilerine iâde et. Yumuşak davran ve bağışlayıcı ol; (elbette) hakkı terketmeye yol açacak şekilde değil. Çünkü, Allah’ın hakkından geçtim, diyen kimse cahildir. Tenkit edileceğinden korktuğun her şeyde mâze­retini, işinle ilgili kimselere açıkla ki, seni mazur görsünler. İslâm’ın kabul ettiği hariç, cahiliye dönemine âit, diğer bütün âdet ve gelenekleri ortadan kaldır.

İslâm’a âit, küçük büyük her şeyi açıkla; en çok önem verdiğin şey, namaz olsun. Çünkü namaz, dini ikrar ettikten sonra, İslâm erkanının başıdır. Allah’ı ve kıyamet gününü, halka hatırlat. Öğüt ve nasihatta bulun. Çünkü öğüt, onları Allah’ın sevdiği şeyleri yapmaya sevkeder.

İslâm’ı öğretmek için her tarafa muallimler gönder. Kendisine döneceğin Allah’a ibâdet et ve Allah yolunda kimsenin yermesinden korkma. Sana Allah’tan çekinmeyi, doğru konuşmayı, ahde vefa etmeyi, emaneti sahibine iletmeyi, hıyaneti terketmeyi, yumuşak konuşmayı, selamı esirgememeyi, komşunun  haklarını gözetmeyi, yetimlere şefkatli davranmayı, güzel amelde bulunmayı, uzun arzulara saplanmamayı, âhireti sevmeyi, amellerin hesabını ver­menin kaygısını taşımayı, imâna sarılmayı, Kur’an’da derin bilgiye sahip olmayı, öfkeyi yenmeyi ve alçak gönüllü olmayı tavsiye ediyo­rum.

Müslümana küfretmekten, günahkâra uymaktan, âdil imama isyan etmekten, doğru konuşanı tekzip, yalan konuşanı ise tasdik etmekten sakın.

Her taşın ve ağacın yanında (nerede olursan) Rabbini hatırla. Her günah için ayrıca tövbe et; gizli yapılan günaha gizlide, açıkta yapılana ise açıkta tövbe et.[1]

Ey Muâz, eğer görüşmemizin kıyamete kalacağını bilmesey­dim, tavsiyelerimi kısa keserdim, fakat bir daha birbirimizi göremeyeceğimizi biliyorum.

Ey Muâz, bil ki aranızdan en çok sevdiğim kimse, kıyamet gününde, ayrıldığımız hali üzere (sapmadan) benimle görüşen kim­sedir.

 



[1]-Gizli olarak bir günah işlemiş olan şahsın o günahtan açıkta tevbe etmesi o şahsın kendi haysiyetini lekelemesine neticede halkın ona güvenini yitirmesine ve günahın çirkinliğinin halkın nazarında zayıflamasına sebep olduğu için bu günahtan gizlide tevbe etmesi emredilmiştir. Açıkta yapılan günahlar için ise ayını nedenlerden dolayı açıkta tevbe edilmeli gerekir.