HİKMET, ÖĞÜT, ZÜHT ve Takva HAKKINDAKİ KISA SÖZLERİ
1- Allahı tanıyan kimsenin, Allahı rızık vermeyi geciktiren bilmemesi, kaza ve kaderinde de Onu suçlamaması gerekir.
2- "Yakin nedir?" diye sorduklarında şöyle buyurdular:
"Allaha tevekkül etmek, Ona teslim olmak, kaza ve kadere rıza göstermek ve işleri Allaha bırakmaktır."
3- Abdullah ibn-i Yahya şöyle diyor:
Bir mektupta İmama: "Allahın ilminin nihayeti miktarınca Ona hamd olsun." diye yazdım. İmam aleyhis-selam da cevapta bana şöyle yazdılar: "İlminin nihayeti miktarınca deme! Çünkü Allahın ilminin (haddi ve) nihayeti yoktur. Fakat rızasının nihayeti miktarınca de!"
4- Bir adam: "Cömert kimdir?" diye sorduğunda, şöyle buyurdular:
"Sorunun iki şıkkı vardır. Eğer sorun mahluk hakkında ise cömert, Allahın kendisine farz kıldığı şeyi ödeyen kimsedir. Cimri de Allahın farz kıldığı şeyi cimrilik yaparak ödemeyen kimsedir.
Eğer bu sorudan Allahı kasdediyorsan Allah bağışta bulunsa da, bulunmasa da, verse de vermese de cömerttir. Çünkü bağışta bulunursa, hakketmediğin bir şeyi bağışlamıştır; bağışta bulunmasa da yine hakketmediğin bir şeyi esirgemiştir."
5-Dostlarından birine şöyle buyurdular:
Ey adam, Allahtan kork. Helak olmana sebep olsa bile hakkı söyle. Çünkü (gerçekte) kurtuluşun ondadır. Ey adam, Allahtan kork; kurtulmana sebep olsa bile batılı terket. Çünkü (gerçekte) helakın ondadır!
6- İmam aleyhis-selamın vekili kendisine: "Vallahi ben size hıyanet etmedim." dediğinde şöyle buyurdular: "Hıyanet etmen de, malı korumaman da benim için aynıdır (Çünkü her halukârda mal senin elinde zayi olmuştur.) Ama hıyanet senin için çok kötüdür."
7- Sakın Allaha itaat yolunda malını esirgeme. Çünkü onun iki katını Allahın masiyetinde (günah yolunda) harcarsın.
8- Mümin, (iman ve bela açısından) terazinin iki kefesi gibidir; imanı arttıkça belası da çoğalır.
9- Bir kabrin kenarında durup şöyle buyurdular:
Sonu böyle olan bir şeyin (dünya hayatının) evvelinden ona gönül bağlamamak gerekir. Evveli de böyle olan şeyin (ahiretin) sonundan korkmak gerekir.
10- Kim Allahın künhü hakkında konuşursa helak olur. Kim riyaset talep ederse helak olur. Kim de bencilliğe kapılırsa helak olur.
11- Dünya ve din için çalışmak zorlaşmıştır; dünyaya gelince elini ona uzatmadan, senden önce bir facirin ona sahiplendiğini görürsün. Ahiret azığına gelince de onu elde etmek için sana yardım edecek bir yardımcı bulamazsın.
12- Dört şey vesveseden (nefs ve şeytanın meydana getirdiği ruhî ıztıraptan) kaynaklanır: "Toprak yemek, balçığı ufalamak (onunla oynamak) dişlerle tırnağı kesmek ve sakalı ağıza almak."
Üç şey gözü aydınlatır: Yeşilliğe bakmak, akar suya bakmak ve güzel yüze bakmak.
13- Güzel komşuluk, komşuya eziyet etmemek değildir; güzel komşuluk, eziyete tahammül etmektir.
14- Kendinle kardeşin arasındaki saygınlığı yok etme; ondan birazını baki bırak. Çünkü saygınlığın yok olması, hayânın yok olmasıdır.
15- Çocuklarından birisine şöyle buyurdular: "Aziz evlâdım, Allah-u Tealanın seni nehyettiği masiyette görmesinden ve seni emrettiği itaatte görmemesinden sakın. (Allaha kulluk etmede) Gayretli ve ciddi ol. Yine de Allahın ibadet ve itaatında kendini kusursuz görme. Çünkü Allaha gerektiği şekilde ibadet etmek mümkün değildir. Şaka yapmaktan sakın. Çünkü şaka, imanın nurunu giderdiği gibi yiğitliğini de hafifletir. Usanmak ve tembellikten sakın. Çünkü bunlar dünya ve ahiret nasibinden seni alıkoyar.
16- Zulümün hakka galip olduğu zamanda hiç kimsenin başka birisine, -onda iyilik görmedikçe- iyi zanda bulunması doğru değildir.
17- Eşin ve küçük çocuk hariç diğer hiçbir kimsenin ağzından öpmek câiz değildir.
18- Zamanınızı dörde ayırmaya çalışın: Bir bölümünü Allahla münacat etmeye, bir bölümünü geçiminizi sağlamaya, bir bölümünü ayıplarınızı size bildiren kardeşlerinizi ve gönüllerinde size karşı samimiyetleri olan güvenilir insanları ziyaret etmeye ve bir bölümünü de haramlar dışındaki zevklere ki, bu (sonuncu) bölümle, diğer üç bölümü yapmaya kadir olursunuz.
Kendinize fakirliği ve uzun ömrü telkin etmeyin. Çünkü kendisine fakirliği telkin eden cimri olur, uzun ömür telkin eden de ihtiraslı olur.
Yiğitliği lekelemeyecek ve israf da olmayacak miktarda helal şeylerden yararlanmakla dünyadan kendiniz için bir pay ayırın; bunu da dini işleriniz için yardımcı kılın. Çünkü şöyle bir hadis nakledilmiştir: "Kim dünyasını, dini için veya dinini dünyası için terkederse bizden değildir."
19- Allahın dininde fakih olun. (Dini iyice anlamaya çalışın.) Çünkü dinde fakih olmak basiretin anahtarıdır, ibadetin kemalidir, din ve dünyanın yüce makam ve derecelerine ulaşmak için de bir vesiledir. Fakihin, abide olan üstünlüğü, güneşin yıldızlara olan üstünlüğü gibidir. Kim din hususunda fakih olmazsa Allah onun, hiçbir amelini, beğenmez.
20- Ali ibn-i Yaktine şöyle buyurdular:
Sultanın emrinde çalışmanın sadakası, mümin kardeşlere yardımda bulunmaktır.
21- İnsanlar, önceden yapmadıkları yeni günahlar icat ettikçe Allah da onlara tanımadıkları yeni belaları musallat eder.
22- Yönetici adil olduğunda, onun (Allah katında) mükâfatı olur; senin de şükretmen gerekir. Yönetici zalim olduğunda da onun günahı olur; senin de sabretmen gerekir.
23- Eb-u Hanife şöyle diyor: "Hz. Cafer Sadıkın zamanında hacca gittim. Medineye varınca İmam Sadıkın evine gittim. Salonda oturup içeriye giriş iznini bekliyordum.
Bu esnada yeni yürümeye başlıyan bir çocuk dışarı çıktı. Ona: "Ey çocuk, sizin şehrinizde yabancı birisi nerde dışarı çıkabilir? dedim.
Çocuk bana: "Müsaadenizle" dedi. Daha sonra duvara yaslanarak oturdu ve şöyle dedi:
"Nehir kıyılarından, ağaçların meyvasının döküldüğü yerden, camilerin avlusundan ve caddenin ortasından sakın; bir duvarın arkasına saklan, elbiseni yukarı topla, yüzün ve arkan kıbleye doğru olmasın da artık istediğin yere otur."
Çocuğun sözleri beni şaşırttı. (Bunun üzerine) ismin nedir?" diye sordum.
"Ben, Musa ibn-i Cafer, ibn-i Muhammed, ibn-i Ali, ibn-i Hüseyn, ibn-i Ali, ibn-i Ebi Talibim" dedi.
Ona: "Ey çocuk, günah kimdendir?" dediğimde de şöyle dedi:
"Günah üç durumdan hariç değildir. Ya Allahtandır, oysa ki Ondan değildir. Çünkü yaratıcının, kula yapmadığı bir işten dolayı azap etmesi Ona yakışmaz. Veya hem Allahtandır, hem de kuldan; oysa ki böyle de değildir. Çünkü güçlü ortağın, güçsüz ortağa zulüm yapması yakışmaz. Ya da kuldandır; doğrusu da budur. Eğer Allah affederse, Onun kerem ve bağışıyladır. Ama cezalandırırsa, kulun günah ve suçundan dolayıdır."
Ebu Hanife diyor ki: "Artık Hz. Sadık ile görüşmeden geri döndüm ve bununla yetindim.
24- Ebu Ahmed el-Horasani, İmam Kâzım aleyhis-selama şöyle arzetti: "Küfür mü daha kadimdir, yoksa şirk mi?"
İmam aleyhis-selam buyurdular ki: "Senin bu sorularla ne işin vardır? Senin insanlarla tartışman kararlaştırılmamıştı."
"Hişam ibn-i Hakem, bu soruyu sizden sormamı emretti." dedim.
İmam aleyhis-selam buyurdular ki:
"Ona de ki: Küfr, şirkten daha kadimdir; ilk kâfir olan, İblistir. Nitekim Kuran şöyle buyuruyor: "(Şeytan) secde etmekten çekindi, tekebbür etti ve kâfirlerden oldu." Küfür bir şeydir; ama şirk, birini (yani Allahı) isbat ederek diğerini Ona ortak koşmaktır."
25- İmam aleyhis-selam iki kişinin birbirlerine sövdüğünü görünce şöyle buyurdular: "Sövmeyi ilk başlatan daha zalimdir; kendi günahı ve arkadaşının günahı -mazlum olan kendi haddini aşmadıkça- onun üzerinedir."
26- Kıyamet günü bir münadi şöyle nida eder: "Ey insanlar, mükâfatı Allaha ait olan kimse ayağa kalksın". Başkalarını af ve kendisini ıslah eden kimseden başka hiç kimse ayağa kalkmaz; işte böyle bir kimsenin mükâfatı Allaha aittir.
27- Güzel ahlaklı cömert, Allahın sığınağındadır; Allah onu cennete dahil etmedikçe ondan vazgeçmez. Allah cömert olmayan hiçbir peygamber göndermemiştir. Babam vefat edinceye kadar daima cömert ve güzel ahlaklı olmayı bana tavsiye ediyordu.
28- Sindi ibn-i Şahik[1] İmam aleyhis-selamın vefat vakti ulaşınca: "Müsaade edin ben sizi (kendi malımdan) kefenliyeyim." dedi. İmam aleyhis-selam buyurdular ki:
Biz öyle bir Ehl-i Beytiz (öyle bir ailedeniz) ki yaptığımız ilk hac (masrafları), hanımlarımızın mihirleri ve kefenlerimiz en temiz mallarımızdan olmalıdır.
29- İmam Musa Kâzım aleyhis-selam Fazl ibn-i Yunusa şöyle buyurdular: "Hayır ulaştır, hayır söz söyle ve taklitçi olma."
Taklitçi ne demektir? dediğinde buyurdular ki:
"Ben bu insanlarlayım ve onlardan biriyim, deme. (Yani müstakil düşünmeye çalış.) Resulullah şöyle buyurmuştur: Ey insanlar, iki yol vardır: Hayır yolu ve şer yolu; şer yolu, senin nazarında hayır yolundan daha sevimli olmamalıdır.
30- Rivayet olunmuştur ki, İmam Kâzım aleyhis-selam (bir gün), çirkin ve siyah bir köleyle karşılaştı, ona selam verip yanında oturdu ve bir müddet onunla konuşmaya daldı. Ayağa kalkıp ayrılmak istediğinde ondan, bir ihtiyacı olduğunda kendisine müracaat etmesini istedi.
Bir adam İmama: "Ey Resulullahın oğlu, siz böyle bir adamın yanında oturup onun ihtiyacını mı soruyorsunuz? Oysa ki o size daha muhtaçtır (yani onun, sizin yanınıza gelmesi gerekir)." dedi.
İmam şöyle buyurdu: "O adam da Allahın kullarından bir kuldur, Allahın kitabında bir kardeştir, Allahın mülkünde bir komşudur, biz onunla, babaların en iyisi olan Hz. Adem ve dinlerin de en üstünü olan İslam dininde ortağız. Zamanın, bir gün de bizi ona muhtaç etmesi ve ona tekebbür ettikten sonra karşısında boyun eğmeyi bize göstermesi mümkündür." Sonra şöyle buyurdu: "Biz, bizimle ilişki kurmaya layık olmayan bir kimseyle, arkadaşsız kalmayalım diye ilişki kurarız.
31- Üç şeyin dışında diğerine ağız açmak uygun değildir: "Ödenilmeyecek kan parası, ağır borç, zelil ve perişan olmaya sebep olan ihtiyaç."
32- Güçsüze yardım etmen en iyi sadakadır.
33- Akıllının cahile şaşırmasından daha çok cahil akıllıya şaşırır (ve onun davranışlarına hayret eder).
34- Musibet, sabreden kimseye birdir, sabretmeyen kimseye ise ikidir.
35- Zulmün zorluğunu, (ancak) zulme uğrayan kimse anlar.
[1]- Harun Reşidin, Musa ibn-i Cafer aleyhis-selamı hapiste göz altında tutması için görevlendirdiği şahıstır.