Hz. alİ (a.s)'dAn Hİkmet, zühT, güzel ahlak ve takva hakkında nakledİlen hadİsler
Resulullah Sallallâhu alayhi ve alih'in Vasisi Emir-ul Müminin Hz.Ali el- Murtaza (a.s)'dan tevhit takva, hikmet, zühd ve benzeri konularla ilgili çok sayıda hadis nakledilmiştir. Bu yüzden biz onların hepsini burada zikredemeyeceğiz. Çünkü sadece tevhitle ilgili sözlerini nakledecek olsak bile bu kitapta var olan tüm hadisler kadar olur.
Tevhitle ilgili olarak, sadece bir hutbesini bu bölümün başında nakletmekle yetineceğiz; daha sonra, bu kitabın hacmine uygun olan ve herkesin üstünlüğünde birleştiği ilgi çekici sözlerini nakledeceğiz. Bu kadarı yeterli olur inşaallah teâla
Tevhitle İlgili Hutbesi
Şüphesiz Allaha ibadetin başı Onu tanımaktır. Onu tanımanın esâsı ise O'nu tek ve eşsiz bilmektir. Onu tek ve eşsiz bilmenin ölçüsü ise Ondan nitelikleri (diğer varlıklarda bulunan noksan sıfatları) nefyetmektir. Çünkü akıllar bütün niteliklerin ve nitelik sahiplerinin yaratık olduğuna tanıklık eder. Tüm yaratıklar da, nitelik ve nitelik sahibi olmayan bir yaratanın varlığına tanıklık eder. Çünkü her nitelik ve nitelik sahibi bir bileşimi gösterir. Bileşim hudûsa (sonradan meydana gelişe), hudûs ise ezeli olmanın muhal olduğuna tanıklık eder.
Allahın zatını tanıdığını iddiâ eden Onu tanımamıştır. Ona sınır koyan, Onu tek bilmemiştir. O'na bir eş tasarlayan O'na inanmamıştır. Onu (diğer bir varlığa) benzeten kimse, O'nun hakikatına varmamıştır.
Her kim O'nun vehme sığdığını sanarsa, Ona yönelmemiştir. Onun (zâtının) künhüne varmak isteyen, birliğini tasdik etmemiştir. Ona işaret eden, O'na yönelmemiştir. Ona sınır tanıyan Onu kastetmemiştir. Onu bölümlere ayıran O'na teslim olmamıştır. Onun zatıyla ayakta duran her şey başkasına bağımlıdır ve başkasına bağımlı olan her şey bir sebep vasıtasıyla oluşmuştur.
Yaratıkları Onun varlığının nişanesi ve akıllar Onu tanımanın vesilesidir. Fikirle hüccet kesinleşir. Nişanelerini yaratıklarına hüccet kılmış ve onları yaratarak kendisi ve onlar arasında bir perde oluşturmuştur. Varlığıyla yaratıklarından ayrılır.
Onları araçlarla donatması, kendisinin araçsız olduğuna tanıktır; çünkü araçlar; araç sahiplerinin muhtaç olduklarına delildir. Yaratıklara bir başlangıç belirlemesi O'nun başlangıcının olmadığına tanıklık eder, çünkü bir başlangıcı olan, başkasını yoktan var edemez.
İsimleri, gerçeğe ulaşmak için bir vesiledir ve işleri, gerçeği anlamak için vasıtadır; Zatı hakıkatın özüdür. Zatı, O'nunla yaratıklarını ayırmaktadır. Her kim Allahı nitelendirirse O'nu tanımamıştır ve O'na bir benzer tasarlayan O'ndan uzaklaşmıştır. O'nun hakikatine vardığını sanan hata etmiştir.
Her kim, nerdedir derse Ona bir mekan tasarlamıştır; her kim, nededir derse O'na bir mekan isnat etmiştir; her kim, nereye yönelmiştir derse O'na bir sınır tayin etmiştir; her kim, neden derse O'na bir sebep belirlemiştir; her kim, nasıldır derse O'nu bir şeye benzetmiştir; her kim, ne zaman derse O'na bir zaman tanımıştır; her kim, şuraya kadar derse O'na bir son belirlemiştir; ve kim O'na bir son belirlerse O'nu bölmüştür; kim O'nu bölerse O'nu nitelendirmiştir ve kim de O'nu nitelendirirse O'nu inkar etmiştir; O'nu parçalara ayıran değişmeleri zevallarından O'ndan yüz çevirmiştir.
Allah, mahluklarının değişmesiyle değişmez; sınırlı varlıkların sınırıyla sınırlanmaz; birdir ama birliği sayıya dayanmaz; O hiç bir ihtiyacı olmayan ihtiyacsızdır; bir şeye girmeden batın ve hiç bir şeyden ayrılmaksızın zahirdir; görmekle kavranılmayandır; aşikardır; cisim olmayandır latiftir; harekete ihtiyacı olmayandır faildir; fikire ihtiyaç duymadan yaratıkların ölçüsünü belirleyendir, hareket etmeksizin onları düzene koyandır; araç ve organa ihtiyacı olmadan duyan ve görendir; yaklaşmaya ihtiyaç duymadan yakın ve mesafe sözkonusu olmaksızın uzaktır; vardır; yokluktan sonra değil; zamanlar O'na eşlik etmez ve yerler O'nu kapsamaz; Onu uyku tutmaz; vasıflar O'nu sınırlamaz; vasıtalar O'na engel olmaz; varlığıyla zamandan ve yokluktan öne geçmiş ve ezeli oluşuyla başlangıcı olma sınırını aşmıştır.
Duygu ve hisleri verenin O, olması hasebiyle zatının his ve duygulardan uzak olduğu, cevherleri yaratan olduğu için de cevherinin olmadığı, yaratıkları yoktan vareden olmasıyla O'nun yaratıcısının olmadığı, eşyalar arasındaki çelişkileri icat eden olmasıyla da zıddının olmadığı bilinir. Varlıkları birbirine eş olarak yaratan olduğu için de O'nun bir eşi olmadığı anlaşılır.
Karanlığı nura ve sıcağı soğuğa karşıt kılmış; değişik unsurları birleştirmiş zıt olanları birbirine yaklaştırmış; onları ayırmak ve birleştirmekle ayıran ve birleştireni göstermiş. Bütün bunları kendi rabbliğine delil; gaybına şahit ve hikmetinin açıklayıcısı kılmıştır. Çünkü bu varlıkların oluşumu sonradan var olduklarını gösterir; varlıkları, yokluklarını bildirir; değişmeleri zevallerini bildirir, ve yok olmaları yaratıcılarının zevalinin olmadığını gösterir; Allah Teâla buyuruyor ki; Ve her şeyden iki eş yarattık ki belki, siz (Allahı) hatırlayasınız [1]
Önce ve sonrayı ortaya çıkararak kendisinin öncesi ve sonrası olmadığını göstermiştir. Yaratıklarını çeşitli içgüdülerle yaratarak içgüdüsünün olmadığını, yaratıkları birbirlerinden farklı kılarak kendisinde değişikliğinin olmadığını göstermiştir. Onları belirli bir süre ve zamana bağlı kılmakla kendisinin zamanla bir bağlantısının olmadığını ve yaratıklarını birbirinden ayırmakla ve birbirine gizli kılmakla O'nunla yaratıkları arasında bir örtünün olmadığını göstermiştir. Kullar varolmadan rabbliğin hakikatı ve yaratık olmadan ilahlığın hakikati O'nda var idi.
Duyulacak bir ses olmadan duyma gücüne, bilinen bir şey olmadan bilginin gerçeğine ve kudretini göstermeden hakiki güce sahip idi. Yaratıklar olmadan yaratıcı ismine ve mahlukat olmadan öncede halik vasfına layık idi.
Yaratıkları bir şeye dayanmadan yaratmıştır ve bir şeyden yararlanmadan aralarında uyum sağlamıştır. Bir zorluğa düşmeden onlara ölçü vermiştir. Fikirler Onun zatını kavrayamaz ve düşünceler O'nun hakıkatını kuşatamaz.
Ne zaman diyerek O sınırlanamaz; şimdi kelimesi Onu yaklaştırmaz; beraber diyerek bir şeyle beraber kılınamaz; şayet diyerek de gizlenemez. O kelimesi Onu kuşatamaz. Bu kelimeler ancak kendilerini sınırlarlar.
Bu kelimelerin Onun yarattığı eşya arasında geçerliliği vardır; çünkü bu bağlaçlar ihityacı bildiriler; tezat, zıddının varlığına benzeyen, benzerinin olduğunu ve olaylar zamanla birlikte olduklarını gösterirler.
İsimleriyle sıfatları birbirinden farkedilir, o isimlerle, birlikte olanlar birbirinden ayrılır; olaylar o isimlerle vuku bulur. Yaratıkların başlangıcının olması kadim olmadıklarını, süreye bağlı olmaları ezeli olmadıklarını ve eğer böyle olmasaydı sözü cebre boyun eğmediklerini gösterir. Dağılmaları dağıtıcı olanı bildirmiş ve kopmaları koparanı göstermiştir.
Yaratıkları vasıtasıyla akıllara tecelli ederek gözlerden gizli kalmış ve fikirler yaratıklarına yönelmiş bunlarla ibretler ortaya konmuş ve sabit olmuş ve bunlardan deliller açıklık kazanmıştır. Akıllarla Allah tastik edilir ve ikrarla iman kamil olur.
Marifet (Allahı tanımak) olmadan din olmaz, tastik olmadan marifet mümkün olmaz ve ihlaslı bir inanç olmaksızın tastik gerçekleşmez. İhlas olmaksızın tevhid olmaz; Allah bir şeye benzetilirse ihlas gerçekleşmez; nitelikler O'na atfedilirse eksiklikler O'ndan tam olarak nefy olmaz ve halis tevhit gerçekleşmez. Bazı yönlerden benzetmeği geçerli bilmek bütün yönlerinde benzetmenin geçerli olmasını gerekli kılar; bazı benzerliklerden O'nu münezzeh bilip bazısını kabul etmek tam tevhitten insanı uzak düşürür.
İkrar etmek inkarı nefyetmektir; her türlü inkar, ihlasa ulaşmayı önler.
Yaratıklarda olan özellik yartıcıda olmaz; yaratılmış için mümkün olan bir şey yaratıcısında mümkün olmaz; O'nun için hareket cari olmaz; bölünme ve birleşme Onda vuku bulmaz. Onun uyguladığı şey kendisi hakkında nasıl uygulanabilir?
O'nun başlattığı şey nasıl kendisine dönebilir? O'nun oluşturduğu oluşum nasıl kendisi hakkında geçerli olabilir? Yoksa O'nun zatı değişir, bölünür ve ezelden oluşu mümkün olmaz ve ezeli oluşunun bir manası kalmaz.
Bu takdirde yaratıcı mahluka dönüşür; arkası olursa önü de olur; tamamlanmaya ihtiyaç duyarsa eksik olması gerekir. Değişebilirse ezeli diye vasıflanamaz. Zamanın geçmesi Onu etkilerse nasıl sürekli olabilir? Eşyadan etkilenen nasıl onları yoktan var edebilir? Böyle olursa yaratıkların nişanesini taşır. Yaratıklar Ona nişane olacağına kendisi de diğer bir yaratıcının nişanesi olur ve sıfatı yaratıkların sıfatlarına benzer. Bu ise, batıl oduğunu isbatlamak için delile ihtiyacı olmayan bir sözdür; bu husustaki soruya cevap vermek bile yersizdir.[2]