الصفحة الماضیة

Yazarın Önsözü

next

 

Bismillahirrahmanirrahim

 

Hamd Allah'a mahsustur. Allah'ın rahmet ve bere-ketleri habibi Muhammed Mustafa'nın (sallallah'u aleyhi ve âlih), hidayet üzere olan müminlerin ve onun takvalı ashabının üzerine olsun.

Gaybi konular ve gelecekle ilgili olaylar, zuhur alametleri ve kıyametle ilgili vakaalar muhaddislerin oldukça önem verdikleri konulardandır. Çünkü Kur'an-ı Kerim ve Resulullah'ın sallallah'u aleyhi ve âlih sünneti, bu alemde ölümün, ruh ve bedenin sonu değil, yeni hayata ve çeşitli alemlere açılan bir pencere olduğuna delalet etmektedir. Nitekim Allah Teala şöyle buyurmaktadır:

]ÃíóÍÓóÈõ ÇáÅäÓÇäõ Ãä íõÊÑßó ÓõÏìð * Ãáã íóßõ äõØÝóÉð ãöäú ãóäíøò íõãäì * Ëõãøó ßÇäó ÚóáóÞóÉð ÝóÎóáÞó ÝóÓóæì * ÝóÌóÚóáó ãöäåõ ÇáÒóæÌóíäö ÇáÐóßóÑó æÇáÇõäËì * ÃáíÓó Ðáßó ÈÞÇÏÑò Úáì Ãä íõÍíí ÇáãæÊì[

"İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanır? Kendisi dökülen meniden bir nutfe (sperma) değil miydi? Sonra kan pıhtısı oldu da (Rabb'i onu) yarattı, ona şekil verdi. Ondan iki çifti; erkeği ve dişiyi var etti. Şimdi bunun (bunları yapan Allah'ın) ölüleri diriltme-ğe gücü yetmez mi?"[1]

Ñæì ÓÚÏ Èä ÚÈÏÇááå ÇáÃÔÚÑí ÈÇáÇÓäÇÏ Úä ÈÑíÏÉ ÇáÃÓáãí¡ ÞÇá: ÞÇá ÑÓæá Çááå(Õ): ((ßíÝ ÃäÊ ÅÐÇ ÇÓÊíÃÓÊ ÃõãÊí ãä ÇáãåÏí¡ ÝíÃÊíåÇ ãËá ÞÑä ÇáÔãÓ¡ íÓÊÈÔÑ Èå Ãåá ÇáÓãÇÁ æÃåá ÇáÃÑÖ¿ ÝÞáÊ: íÇ ÑÓæá Çááå ÈÚÏ ÇáãæÊ¿ ÝÞÇá(Õ): æÇááå Åäø ÈÚÏ ÇáãæÊ åÏìð æÅíãÇäÇð æäæÑÇð. ÞáÊ: íÇ ÑÓæá Çááå¡ Ãí ÇáÚãÑíä ÃØæá¿ ÞÇá(Õ): ÇáÂÎÑ ÈÇáÖÚÝ)).

Sa’d b. Abdullah-ı Eş’ari’den, Bureyde Eslemi’ye ulaştırdığı senediyle şöyle rivayet edilir: Resulullah sallallah’u aleyhi ve âlih, “Ümmetim Mehdi’den ümitsizliğe kapıldığı bir zamanda, Mehdi, güneşin doğarken çıkan ilk kısmı gibi onlara gelişiyle, onunla gök ve yeryüzündekiler müjdelenince ne yapacaksın?” buyurdu. Ben, ya Resu-lullah (sallallah’u aleyhi ve âlih), ölümden sonra mı olacak? Diye sordum. O hazret (sallallah’u aleyhi ve âlih), “Vallahi, ölümden sonra hidayet, iman ve nur var” buyurdu. Ben, ya Resulullah, hangisi (ölümden önceki mi, yoksa ölümden sonraki mi) daha uzun sürecek? dedim. Bunun üzerine, “Sonuncusu kat kat uzun sürecek.” buyurdu.[2]

Emirulmüminin Ali b. Ebutalib buyuruyor ki:

((ÃíøõåÇ ÇáäÇÓ¡ ÅäøÇ ÎáÞäÇ æÅíÇßã ááÈÞÇÁ áÇ ááÝäÇÁ¡ áßäßã ãä ÏÇÑ Åáì ÏÇÑ ÊäÞáæä¡ ÝÊÒæøÏæÇ áãÇ ÃäÊã ÕÇÆÑæä Åáíå)).

"Ey insanlar! Biz ve siz bâki kalmak için yaratıldık, fani olmak için değil. Fakat siz bir yurttan başka bir yurda intikal edeceksiniz. O halde döneceğiniz yer için azık edinin."[3]

Bazı insanların ölümlerinden sonra dünyaya dönece-kleri konusundaki inancımız, sebepsiz ve delilsiz bir inanç değildir. Bu inancımız, kitaplarımızı dolduran sahih ve mütevatir rivayetlere, yalandan korunduklarına inandığımız Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih'in ve tertemiz Ehlibeyt'inin, sayıları oldukça fazla olan hadislerine dayanmaktadır.

Yine bu inancımız, onların icmasına dayanmaktadır; onların icması da Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih'in "Sekaleyn hadisi" diye meşhur olan şu buyruğu gereğince bizim için hüccettir:

((Åäøí ÊÇÑßñ Ýíßã ãÇ Åä ÊãÓßÊã Èå áä ÊÖáøæÇ ÈÚÏí¡ ßÊÇÈ Çááå ÍÈá ããÏæÏ ãä ÇáÓãÇÁ Åáì ÇáÃÑÖ¡ æÚÊÑÊí Ãåá ÈíÊí¡ æáä íÝÊÑÞÇ ÍÊì íÑÏÇ Úáíøó ÇáÍæÖ¡ ÝÇäÙÑæÇ ßíÝ ÊÎáÝæäí ÝíåãÇ)).

"Ben sizin arasınızda öyle bir şey bırakıyorum ki eğer ona sarılacak olursanız asla sapmazsınız; onlardan birisi gökten yere doğru sarkan Allah'ın Kitabı ve diğeri ise itretim, Ehlibeytim'dir; bu ikisi havuzun başında bana ulaşıncaya kadar birbirinden ayrılmazlar. O halde benden sonra bu ikisine nasıl davranacağınıza dikkat edin."[4]

Kur'an-ı Kerim, "O gün her ümmetten ayetlerimizi yalanlayanlardan bir cemaat haşrederiz. Onlar (bütün inkarcılar) hep bir araya getirilip tutuklanarak (ilahi huzura) sevk edilirler..."[5] buyruğuyla, kıyametten önce bazı ölülerin hayata dönüşü olan özel haşr=dirilişe ve yine aynı surede "...Sûr'a üfürüldüğü gün göklerde ve yerde bulunan kimseler, hep korku içinde kalır... Hepsi boyun bükerek O'na gelirler."[6] buyruğuyla da sûra üfürüldükten sonra kıyamet için dirilişe işaret etmektedir. Ve bu iki ayetten, özel dirilişin, bütün insanların dirileceği kıyamet dirilişinden farklı olduğu, Kitap ve Sünnetten anlaşıldığı kadarıyla kıyamet gününden sonra başka bir diriliş söz konusu olmadığı için de özel dirilişin kıyametten önce olması gerektiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, bu da, Kitap ve Sünnet'in delalet ettiği Deccal'ın zuhuru, Süfyanî'nin çıkışı, Hz. İsa aleyhisselam'ın gökten inişi ve güneşin batıdan doğuşu gibi kıyamet alametlerindendir.

]Ãáóã ÊóÑó Åáì ÇáøóÐíäó ÎóÑóÌõæÇ ãöäú ÏöíÇÑöåöã æóåõã ÃáæÝñ ÍóÐóÑó ÇáãóæÊö ÝóÞóÇáó áõåõã Çááåõ ãõæÊõæÇ Ëã ÃÍíÇåõã[.

"Binlerce oldukları halde, ölüm korkusundan dolayı yurtlarından çıkıp gidenleri görmedin mi? Allah onlara "ölün!" dedi (ödüler). Sonra onları diriltti."[7] Kur'an-ı Kerim, bunun gibi birkaç ayette, tevil kabul etmeyecek net bir şekilde, geçmiş ümmetlerde bazı insan-ların öldükten sonra dünya hayatına döndüğüne işaret ettiği gibi, Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih'in, şu buyruğu, bu ümmette de ric'atin mümkün olduğuna delalet etmektedir:

((áÊÑßÈä Óää ãä ßÇä ÞÈáßã ÔÈÑÇð ÈÔÈÑ æÐÑÇÚÇð ÈÐÑÇÚ¡ ÍÊì áæ Ãäøó ÃÍÏåã ÏÎá ÌõÍÑ ÖóÈø áÏÎáÊõã)).

"Sizden öncekilerin gidişatını karış-karış, adım-adım izleyeceksiniz; hatta eğer onlardan biri kertenkelenin deliğine bile girse siz de oraya gireceksiniz."[8]

Kısacası, ric'at inancı, Allah Teala'nın, ahir zamanda, ölülerden imanlarında halis olanlarla küfürlerinde halis olanlardan bir grubunu dünyaya döndüreceği, böylece batıl üzere olanlara karşı hak üzere olanlara yardım edeceği anlamındadır. On İki İmam Şiası bu konuda icma etmiştir. Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih ve tertemiz Ehlibeyt'inin (aleyhimusselam), ric'at inancını doğruladık-larına delalet eden bunca mütevatir hadisten, masum imamın da bu icmanın içerisinde olduğu bilinmektedir.

Ric'at inancı, Resulullah sallallah'u aleyhi ve âlih'in Ehlibeyt'inden (aleyhimusselam) nakledilen rivayetler gereğince Şia mektebinin zaruriyatındandır. Ulema, bu konuda yazmış oldukları kitaplarında, Şia olan veya olmayan birisinin, bu mektebin zaruriyatından birini inkâr etmesinin hükmüyle ilgili açıklamalarda bulunmuşlardır; fakat biz kitabımızda bunu incelemeyeceğiz.

Ric'at inancı, Allah Teala'nın büyük gücüne imanın göstergelerindendir. Uzun bir hadiste, Emirulmüminin Ali aleyhisselam'ın, İbn-i Kevva-i Harici'nin ric'at hakkında sorduğu soruya verdiği cevabının son bölümünde, "Ey İbn-i Kevva! Allah Teala'nın gücünde şüphe etme." buyurduğu rivayet ediliyor.[9]

Ebu Sabah'ın ric'atle ilgili sorusuna ise İmam Bâkır aleyhisselam şöyle cevap veriyor: "Bu bir güçtür; bu gücü Kaderiler'den başkası inkâr etmez; bu gücü inkâr etme."[10] İmam aleyhisselam, Abdurrahman Kasir'e de buna benzer bir cevap vermiştir.[11]

Allah Teala'nın varlıkları yoktan var ettiğine inanan birisi, nasıl olur da O'nun, varlıkları yeniden dünyaya döndürmekten aciz olduğu şüphesine kapılabilir! Varlık-ları yoktan var etmeye gücü yeten zatın, onları dünyaya döndürmeye pekâla gücü yeter. Allah Teala buyuruyor ki:

]æóÖóÑóÈó áäÇ ãóËáÇð æóäóÓöíó ÎóáÞóåõ ÞóÇáó ãóäú íõÍíöí ÇáÚöÙóÇãó æóåöíó Ñóãöíãñ * Þõá íõÍííåÇ ÇáøóÐí ÃäÔÃåÇ Ãæøáó ãóÑÉò æåõæó Èößõáøö ÎóáÞò Úóáöíãñ * ÇáøóÐí ÌóÚóáó áóßõã ãöäó ÇáÔøóÌóÑö ÇáÃÎÖóÑö äóÇÑÇð ÝÅÐÇ ÃäÊõã ãöäåõ ÊõæÞöÏõæäó * ÃæóáóíÓó ÇáøóÐí ÎóáóÞó ÇáÓøóãÇæóÇÊö æÇáÃÑÖó ÈÞóÇÏöÑò Úóáì Ãä íÎáõÞó ãöËáóåõã Èóáì æóåõæó ÇáÎóáÇøÞõ ÇáÚóáöíãõ * ÅäøóãÇ ÃãÑõåõ ÅÐÇ ÃÑÇÏó ÔíÆÇð Ãäú íÞõæáó áåõ ßõäú Ýóíóßõæäõ[.

"Kendi yaratılışını unutarak bize bir misal verdi: Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek? dedi. De ki: Onları ilk defa yaratan diriltecek. O, her yaratmayı bilir. O size yeşil ağaçtan ateş yaptı da siz ondan yakıyorsunuz. Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerlerini yaratamaz mı? Elbette yaratır. O, çok bilen yaratıcıdır. O'nun işi, bir şeyi(n olmasını) istedi mi ona, sadece ‘ol' demektir, hemen oluverir."[12]

İşte bu ric'ate inananlar kınanmış, bu inanç efsane ve tenasüh sayılmış, buna inananların İslam ve dinden çıktıkları söylenmiş, bu inanç, Abdullah b. Seba'nın iftiralarından birisi bilinmiş ve bunun gibi akla gelenler hiç her şey çekinilmeden asil İslam medresesi aleyhine söylenmiştir. Biz, ric'at inancının kendilerine sabit olmadığı bahanesiyle bazı ölülerin ölümlerinden sonra dünya hayatına döneceklerine inanmayanlara hak veremeyiz; çünkü onlara düşen vazife, mütevatir hadislere ve açık nasslara dayanarak ric'ate inananları kınamak değil, aksine, konuyu araştırmak, sorup soruşturmak ve bilenlere müracaat etmektir; zira bilmeyenin bilene karşı hüccet ve delili olamaz.

Burada, gaybî haberleri ve gelecekte vuku bulacak olayları inkâr edenlere soruyoruz ki, ölümden sonra dünya hayatına dönülmeyeceğine deliliniz nedir? Ve bu görüşünüzü dayandırdığınız kaynak nedir? Acaba sizden biriniz geleceğe gitmiş, onun derinliklerine inmiş ve hakikate vakıf olduktan sonra geri dönerek Kur'an-ı Kerim ve Resulullah'ın Ehlibeyti'nin (aleyhimusselam)  haber verdi-ği şeylerden hiçbirinin olmadığını mı bildirmiştir?

Biz bu kitapta, ric'at inancının, Ehlibeyt İmamları'ndan (aleyhimusselam) ulaşan hadislere ve ulemanın buyruğuna uygun olarak açıklık kazanması için bu alanda delil olarak getirilen Kur'an ayetleri, hadisler, icma ve diğer karinelere değinecek, ric'atin hedefini, ric'ati inkâr edenlerin hükmünü, ulemanın istidlallerinden bazılarını ve bu konu etrafında söz konusu edilen eleştirilere reddiyelerini beyan edeceğiz inşallah. 

 

Önce de sonra da emir Allah'ındır 

[1] - Kıyamet, 36-40.

[2] - Bihar-ul Envar, -Meclisi- c.53, s.65/56. Tahran-Mektebet-ul İslam basımı.

[3] - el-İrşad -Şeyh Mufid-, c.1, s.338. Kum-Âl-i Beyt incelemesi.

[4] - Sünen-i Tirmizi -Menakıb kitabı-, s.663/3786 ve 3788. Ahmet Muhammed Şakir incelemesi. Dar-ul Kutub-it Turas-il Arabi basımı. Müstedrek-ul Hakim, c.3, s.148 Hindistan-Haydarabad basımı.

[5] - Neml, 82-84.

[6] - Neml, 87.

[7] - Bakara, 243.

[8] - Kenz-ul Ummal -Muttaki Hindi-, c.11, s.134/30924, "er-Risale" basımı.

[9] - Bihar-ul Envar, c.53, s.74.

[10] - Aynı kaynak, s.72/71.

[11] - Aynı kaynak, s.74/73.

[12] - Yâsîn, 78-82.

 

index